<%@ Language=VBScript %> GELECEK VE INSAN Sayfa 3

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3 |   

 

Burada aydınlara görev bilinciyle çalışmak ve iyimserliğini, ümidini korumak düşmektedir. Hazır çözümler yoktur. Kolaycı, günü birlik ve tek yönlü yaklaşımlar aldatıcı olabilmektedir. Fakat insancıl ilkeler, insanlar ve insanlık için gösterilen ferdi çabalar, bizim doğru yolda olduğumuzu, gelecek için de görev ve sorumluluklarımızın bitmediğini göstermektedir. Hatta zaman içinde bu görevlerin artacağı görülmektedir. İnsanlığın bazen çok ütopik diye eleştirilen ilke ve düşüncelerinin, gelişmekte olan yeni gezegen çapındaki süper organizmanın örgütlenmesinde geçerliliği ve doğruluğunun daha belirgin hale geldiği söylenebilir.

            Aydınların yeni gelişen bu süper organizma içinde eskisinden daha önemli rolleri olacağını düşünüyorum. Önce bu organizmanın sinir sistemini, beynini oluşturan kitlesel iletişim sistemi içinde yerini tam ve etkin olarak almalıdır. Burada amaçlanan internet üzerinde sadece ansiklopedik bilgiler veren bir düzenleme değildir.  Dünya insanlarının etkilenmesini sağlayacak  sivil toplum örgütleri düzenlemesidir. Adı ne olursa olsun, yüzlerce örgüt kitlesel iletişim sistemlerinde yerini almaktadır.

            İnsan topluluklarının geliştirdiği değişik örgüt ve yönetim biçimlerinden sonra, en son ulaşılan nokta, demokrasi ve özgürlükler rejimidir. Tarihe bakınca, insanların gerçek gelişmeleri bu düzene yaklaştıktan sonra yakaladığını görüyoruz. Bilindiği gibi, aslında demokrasi diye adlandırdığımız düzen, en verimli, en etkili, sonuca en hızlı giden bir düzen değil. Fakat diğerlerine göre daha az sakıncalı olduğu ve insanlığa diğerlerinden daha çok yakıştığı için tercih edilen bir düzen. Sivil Toplum Kuruluşlarının da, demokrasinin ve özgürlüğün  gelişmesini sağlayan ve aynı zamanda onun nimetleri sayesinde gelişebilen bir yapı olduğunu biliyoruz. Bizim yükümlülüğümüz de bu düzeni korumak ve güçlendirmektir. Fakat demokrasilerin bir zayıf noktası, yönetimin ortalamaya göre oluşmasıdır. Bu düzen içinde seçilen yönetimler, mutlaka en iyi, en doğru, en bilgili, en iyi donanımlı olanlar değil fakat geniş kitleleri inandırıp, oylarını alabilmiş olanlardır. Yani toplumsal vasata en çok yaklaşabilenlerdir ..

            İnsanların olduğu gibi ülkelerin veya ülkeler topluluğunun yönetiminin davranışlarını etkileyen içinde bulundukları bilinç düzeyine göre aldıkları kararlardır. Gezegen çapında organizmamızın doğru davranışlar göstermesi, onun yönetiminde etkin olanların alacağı kararlarla sağlanacaktır. Yönetim ortalamaya göre oluşup, kararlar vasat değer ölçülerine göre alındıkça, pek çok doğrunun yanında,  bazı yanlışların yapılması, istenen hedeften sapılması olasılığı da var demektir. 

            Gelişmiş toplumlar bu sakıncayı fark ederek çözümler geliştirmeye çalışmışlar. Etki gücü yüksek sivil toplum örgütleri yaratmak, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam uygulanmasını sağlamak, böylece alınan kararlar üzerinde farklı güçlerin etkisini sağlamak bu sakıncayı gidermenin yollarından bazılarıdır. Böylece toplumların entelektüel yani düşünen gücünün, doğrudan yönetimde olmasalar bile, alınan kararlar ve kolektif akıl üzerine etkisi sağlanmaktadır.

            Demokrasilerle nasıl oynanabildiğini, kitle iletişim araçlarına hakim olmakla nasıl bazı grupların çıkarları yönünde kamuoyu oluşturulabildiğini değişik örnekleri ile yaşayarak görüyoruz. Eğer özgürlükler ortamı ve bunun sonucunda gelen etkin sivil toplum örgütleri varsa, bunların üzerine gidip, akılcı ve dürüst biçimde düzeltici etkiler yapabilme şansı da var demektir. Amaçları doğru ve bize uygun olan sivil toplum örgütleri içinde aydınlar yerlerini alıp, etkin roller üstlenmeye çalıştıkça, bu sürece olumlu katkılarda bulunup, görevlerini daha iyi yerine getirebilirler.

            Geleceğin yönetim biçimlerinin bugünden çok daha farklı olması beklenebilir. Fakat görünen bir gerçek  ortada: Bazı ülkeler veya ülkeler toplulukları, veya başka şekilde örgütlenmiş bazı gruplar, kendi çıkarlarını korumak için olağanüstü bencillik sergilemekten kendilerini alıkoyamamaktadır. Bu belki doğal evrimin oluşumunda yaşanan, ancak güçlü olanın yaşamasına izin veren sistemin bir sonucu olabilir. Klasik insan zaafları, zayıflıkları ve hırsları da bu sürece eklenmektedir. Sonuçta bu kadar büyük teknik ve teknolojik gelişimden sonra, aslında fazla değişmemiş, değişmeye direnmiş insanlarla karşılaşmak durumundayız. Üzücü ama gerçek. 

             Hangi çağda olursak olalım, hangi teknolojik evrim aşamasına ulaşırsak ulaşalım, insanın bilinç düzeyindeki gelişme ve ulaşılan bilgelik düzeyi, insanlığın geleceğinde ve insan mutluluğunda kilit öneme sahiptir... Gelişmiş, ergin, kamil insanın önemi zaman içinde daha belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. İnsan mutluluğunun, iç huzurunun ve dinginliğinin, hatta çıkarlarının nerede olduğunu kavrayıp özümseyebilmek  kolay değildir. Çok uzun bir kişisel eğitim süreci ve bunu yapabilecek düşünce ve algılama gücü, irade ve kararlılık gerekir. İnsanların uzun vadeli çıkarlarının bu bilinç düzeyine ulaşmakla sağlanacağının, insanlar tarafından fark edilmesi gerekiyor. Uzun yıllardan beri, sezgisel akıl yoluyla, bu gerçeğin farkına varmış, az sayıda bazı insanlar, kapalı bir sistem içinde geliştirdikleri bu düşüncelerini kısmen çevrelerine aktarmaya çalışmışlar. Fakat çok başarılı oldukları söylenemez.

            Şimdi elimizdeki  gelişmiş iletişim sisteminin bu amaçla kullanılması belki yararlı olabilir. Enetellektüel hümanizma, teknolojik hümanizmanın gelişmesine önemli katkılarda bulunabilir. Demokrasinin sadece ortalamayı yücelten yapısını, değişik sivil toplum örgütlerinin etkinliğine izin veren özelliğiyle dengeleyip, sinerjistik etki ile, ortalama düzeyin istenen noktaya doğru yaklaştırılması, kolektif aklın gelişmesine katkı sağlanabilir. Bütün sakıncalarına rağmen, demokrasi yerine başka bir yönetim düzeni öne sürülemeyeceğine göre, bu en uygun çözüm gibi görünüyor.

            Burada söylenenler, aslında insanlığın halen değişik alanlarda bir şekilde gerçekleştirmeye çalıştığı bir olgudur. Bu gelişmeleri insan kendi amaçları doğrultusunda başarılı bir şekilde kullanabilir, onlara gönülden katılabilir, gereken katkıları sağlayabilir. Bu da söylemesi kolay fakat ulaşılması zor hedeflerden biridir. Önce bizlerin insan olarak düzeyi yakalamış veya yaklaşmış olmamız gereği var. Ancak insanlığın çağlar üstü, ve evrensel ilke ve kavramlarını gerçekten özümsemiş aydınların bu söylenenleri yapabilme ve etkili sonuç alma şansı olduğu konusunda sanırım herkes birleşecektir. 

            Evrenimizin geleceğindeki önemimizin, görev ve sorumluluklarımızın bilincinde olmak, itici bir güç kaynağı olacaktır. 

İbrahim ERENTAY
11.07.2001

 



 

 SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |