<%@ Language=VBScript %> GÜZELLİK Sayfa 3

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Seferler | Hisler | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

İÇİNDEKİLER - SAYFA> | 1 | 2 | 3   

 

Theodore Jouffroy (1796-1842): Güzel’de iki öğe bulunmaktadır.Dışımızdaki nesne ve onun içimizde uyandırdığı his. Theodore Jouffroy “Bir şeyin güzel olması faydalı olmasıyla açıklanamaz demektedir.Güzel alışkanlıkla ve yenilikle anlaşılamamaktadır. Birlik ve çeşitlilikte güzeli açıklayamamaktadır. Güzellik iki kavramla açıklanabilmektedir.Bunlar; sembol ve sempatidir.Her nesne, her fikir bir noktaya kadar sembolik anlam taşımaktadır.Sembol üzerinde iz meydana getiren şeydir.Görünmeyeni belli eden güzel sempati uyandırmaktadır; çirkin ise antipati uyandırmaktadır.Estetik olay nesne ile öznenin uygunluğu sonucudur. Özne veya seyirci sempati ile nesnenin etkisinde kalmaktadır.

Hippolyte Taine (1828-1893): Güzelliğin ve estetiğin anlaşılabilmesi için üç hususu ileri sürmektedir. Bunlar:

Sanatın amacı görülen şeylerdeki ana karakteri açığa çıkartmaktır.Böylece sanat ideali yaratmakta ama kopyalayamamaktadır.Aynını aktaramaz. Ülkelerin değişmez ve bozulmaz değerleri bulunmaktadır. Taine.buna ilkel granit tabakası demektedir.Bir eserin daha güzel olup olmaması; seçilen karakterlerin az ya da çok ilkel ve değişmez oluşuna göre değişmektedir. Taine determinizm ile idealizmi uzlaştırmaktadır. 

Herbert Spencer (1830-1903) : Spencer’e göre haz en az çaba ile en çok uyarımı (excitation) elde etme sonucunda, meydana gelmektedir. Güzellik konusunda karşıtlığı (contrast) savunmaktadır.Estetik bir etkin elde etmek için , ışıkla gölgeyi, parlak renklerle koyu renkleri bir arada kullanmak gereklidir demektedir.

Jean Maria Guyau (1854-1888): Filozof, güzellik ve sanat üzerindeki düşüncelerini psikolojik açıdan ele almaktadır. Guy‘un görüşü Vitalistiktir. ”Vitalizm”: hayat süreçlerini maddi, fiziko-kimyasal,biyolojik kanunlara ayırmaktadır.Sanatın ilkesi, yaşamın içindedir. Sanatın en yüksek amacı ise, insan kalbine heyecan vermektir.Guy’a göre güzel ile faydalı arasında karşıtlık bulunmamaktadır.Yaşam, güzel ve sanatın özü olmaktadır.

Bendetto Croce (1866-1952)) :Croceye göre bilgi ya sezgiye ya da mantığa dayanmaktadır. Sezgisel bilgi sanatın kendisi olmaktadır.Her sezgi aynı zamanda ifadedir.İfadenin en önemli kısmıise dil olmaktadır.Sanat “lirik” sevgidir ve yücelik aşamasınıda kapsamaktadır.Felsefi yönden Croce, bir idealist ve spirtüalist olmaktadır.Felsefesi “Tin” veya psikoloi üzerine temellenmiştir.Tin temel varlık. ve hakiki gerçekliktir.Realitenin kendisidir.Tin’in’ karşısında gerçeklik bulunmamaktadır.Tam bir “monizm” bulunmaktadır.Tin ise,yalnız bir etkinliktir, aktivitedir.Tin basamağında dört temel değer bulunmaktadır:. Bunlar:

Bu felsefede dinin ve metafiziğin yeri bulunmamaktadır. Tabir yerinde olursa

Croce Anti-Metafizikçidir.Güzele giden yol çirkinden kalkar, çirkinin aşılması ile güzele ulaşılabilmektedir.Çirkin estetik dışında kalmaktadır.Güzel ise estetik olayla örtüşen biricik değer olmaktadır.Croce, doğa güzelliğini ve sanat güzelliğini, “Fiziki” güzellik kapsamında ele almaktadır.Sanat ve pratik olarak zevk veren olgular, pratik sanatı oluşturmaktadır.Burada kastedilen estetik dışı güzelliktir.Doğa güzeli estetik analizin dışında kalmakta ve sadece güzel olarak kabul edilmektedir.Yapma güzel ise sanatı kapsamaktadır.Estetik yaratma, bir “Reprodüksiyondur”.Yani prodüksiyondan çıkmaktadır.Estetik analiz yani güzel’in yaratılması şu aşamaları kapsamaktadır :

V. Güzelliğin İnsanlar Arasındaki Ahengi :

Güzellik olgusunun felsefi açıdan açıklamasını vermeye çalıştıktan sonra insanlar arasındaki ahenk konusunu anlamak daha kolay hale gelebilecektir.Bunu takiben güzelliğin bu ahengi sağlamadaki işlevi daha net görülebilecektir.Türk Dil Kurumu Sözlüğüne baktığımızda ahenk kavramının uyum karşılığında kullanıldığını görmekteyiz.Uyum halinin iki yönü bulunmaktadır.Bir kere bireyin ,kendine yönelik uyum nitelikleriyle donanmış olması gerekmektedir.Bu anlamda bu aşamaya , bireyin kendisiyle barışık olma aşaması diyebiliriz.Fiziki,sosyal, psikolojik özelliklerin benimsenerek etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir.Kendisini bazılarından ileride, veya geride saymak uyum niteliklerini zora sokmaktadır.O zaman burada kastedilen husus bireyin kendi benliği ile içinde yaşadığı çevre arasında dengeli ve düzenli bir ilişki kurup sürdürebilmesidir.Sağlanan uyum sürekli olursa yarar getirebilecektir.Bireysel boyutta başlayan ahenk, toplumsal ve evrensel anlamda huzur ortamını sağlayabilecektir.Universal anlamda ahenk ortamının sağlanmasında bazı hususların gerçekleşmesi gerekmektedir (Coleman,1976):

  1. Kişilik Uyumu (Personality Adjustment): Yaşam süreç özelliklidir.Bu oluşum içinde bireyler temel gereksinimlerini karşılama gayreti içerisine girmektedirler.Bunu yaparken çevreleri ile armoni ya da ahenkli ilişkiler kurmak zorundadırlar.Topluma rağmen, toplum dışında , veya topluma karşıt biçimde uyumlu ve ahenkli yaşamak mümkün değildir.

  2. Kişilik Bütünleşmesi (Personality Integration) :Fiziki ve sosyal çevreyle bütünleşen insan, diğer insanların oluşturduğu uyumlu bir bileşeni olmaktadır.Bu ise, düşünce, duygu ve eylemlerin , koordinasyonunu gerekli kılmaktadır.

  3. Kişisel Olgunlaşma ve Büyüme (Personal Maturity and Growth):.Bireyler, aktüel ya da güncel yaşantıya uyum yapmada davranışların kendi yaşlarına , durumlarına . sorunlarına uygun hale gelmesine gayret ederler.Kişisel olgunluk bireyin kendisini tam anlamı ile insan olarak özümseyecek hale gelebilmesidir.Yani kendini bilmesidir.

  4. Grup Bilinci ve İlerleme (Group Well-Being and Progress): Bireyin uyumlu olarak kabul edilip edilmemesinde, toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilmesi veya bunlara engel olması söz konusudur.İşte normatif değerlere ve sosyal sistem değerlerine uygun davranabilme , toplumsal ahengin anahtarıdır.Yörükoğlu, toplumsal ahengi sağlayacak ruh sağlığına sahip bireylerdeki temel nitelikleri şu şekilde sıralamaktadır (Yörükoğlu,1984):

Söylediklerimizi toparlamak istersek, dünyada ahenk içinde yaşamak isteyen bireylerin hem psikolojik, hem de sosyolojik anlamda yeterliliğe erişmiş olmaları gerekmektedir. Bu denge hali bireyin başta kendisine sonra topluma yönelik olmalıdır. Gerçekçi yaşam hedeflerine sahip bireyler: Yaradan’ın, yerkürenin kendilerine bahşettikleri özellikleri kullanarak ve geliştirerek kendilerini gerçekleştirebilmelidirler.

Prof. Dr. İsmail Özçelik
28.01.2003

Kaynaklar

 



İÇİNDEKİLER - SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

 YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Seferler | Hisler | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |