<%@ Language=VBScript %> Hz.İsa ve Misyonu Sayfa 2

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3 |   

 

İnanca göre İsa, İsrail oğullarının, Hz. Davut soyundan gelecek kurtarıcı bir kral olarak bekledikleri  Mesih’den  başkası değildi. Öğretinin odağında Tanrı krallığının yakın olduğu bildirisi ve tövbe çağrısı yer alıyordu.

İsa’nın iddiaları şunlardı :

-     İsa onaylanmış Mesih’dir.

-     İsa Tanrının bir ve tek Oğludur ve bununla bağlantılı olarak da Tanrıdır.

-     Tanrı Ruh’dur.

Bu savlar birleştirildiğinde Mesih İsa, Tanrı ve Ruhu vermektedir. Zamanla belirginleşen Hıristiyan inancına göre Mesih, insan soyunun yazgısını ve kurtuluşunun bedelini bütünüyle ve tek başına üstlenmek üzere Tanrının eksiksiz bir insan doğasına bürünüp bedenleşmesidir.

Yaratılışın özünde, evrensel kurtuluş tasarısı ve İsa’nın buradaki görevi vardır ve bu ezelden belirlenmiştir. Tanrının amaçladığı yaratılış, insanın Tanrıyla özgür iradesini kullanarak ve Mesih aracılığıyla barıştığı, böylece Tanrının yapıtının gelişip tamamlanmasına katıldığı ve Tanrısal iradeyle sonsuz bir uyuma kavuşturduğu yaratılıştır.  Yaratışın temelinde ezelden beri Tanrıyla birlikte ve Tanrı olan Mesih vardır. Yaratılış onun aracılığıyla gerçekleşmiştir ve onun aracılığıyla sonsuz olgunluğa erişerek yine Tanrıya dönecektir.

Bu tasarımın gerçekleşmesi için Tanrının mutlak ve aşkın etkinlik kaynağı olarak tek olan özünde,

Üç ayrı kişiliğin bulunması gerekmektedir.

Baba, Tanrısal özde, kusursuz akıl ve irade olarak kimseden almaksızın yalnızca kendisinden veren, kendinde kendi simgesini var etme özelliğini taşıyan kişiliktir.

Oğul, kusursuz aklın kendini eksiksiz biçimde tanımasıyla ortaya çıkan, bu nedenle varlığını Baba’dan alan düşünce yada logos ( Kelam-söz ), Babanın kendisinde var ettiği öz simgesidir.

Kutsal Ruh ise,  Baba’dan Oğul’a ve Oğul’dan Babaya yönelen kusursuz ve eksiksiz sevgi akımıdır. Katoliklere göre varlığını hem Baba’dan hem Oğul’dan, Ortodokslara göre yalnızca Baba’dan alır.

İnsanlığı Babayla barıştırmak ve bütün yaratılışı onunla uyuma kavuşturmak üzere Mesih’te bedenlenmiş olan Tanrısal kişilik, Babayı ve iradesini kusursuz biçimde tanıyarak, kusursuz biçimde seven Oğuldur.

Oğul’un insan doğasına bürünerek sunduğu kurban aracılığıyla bütün insanlığın Tanrısal yaşama yükselebilmesini, sonsuz bir sevgi akımı olarak bütün inananları Mesih’in bedeninde gizemli bir biçimde birleştiren Kutsal Ruh sağlamaktadır.

Baba, Oğul aracılığıyla, insanı kendi doğaüstü yaşamını paylaşabilecek, yaratılıştaki yapıtın gerçekleşmesine  katılabilecek niteliklerle, kendi öz imgesine uygun biçimde yaratmıştır. Bu Tanrının insanlığa karşılıksız bir bağışı, insanı kendi katına yükselmeye çağıran kutsallaştırıcı kayrasıdır.( lütuf, bağış )

Ama bu kayraya insan özgürce karşılık vermelidir, çünkü o ancak özgür iradesiyle Tanrının iradesini benimseyerek yaratılıştaki iradeye katılabilir. Dolayısıyla kayraya sırt çevirmek, Tanrının insan için öngördüğü doğaüstü yaşam bağışını geri çevirmek de olanaklıdır.

Tek bir insanın bile bu kusuru işlemesi, Tanrıyla boy ölçüşmeye kalkması, bütün insan soyunun kutsallaştırıcı kayrayı ve onunla birlikte gelen bağışları  yitirmesi için yeterlidir.

Tanrı iradesiyle uyum içinde yaratıldığı halde Tanrı kayrasını geri çeviren Adem’in simgelediği ilk günahkar insanın başkaldırısı tüm insan soyunu kaçınılmaz olarak yeryüzündeki yaşamını acı ve sıkıntı içinde, Tanrısal bağışlardan yoksun olarak sürdürmeye mahkum etmiştir.

Eski ahit ve onun getirdiği şeriat, günahın ve onun yozlaştırıcı sonuçlarının tutsağı olan insanın,yeryüzündeki yaşamını ancak buyurucu,yasaklayıcı ve cezalandırıcı Tanrı yasalarının boyunduruğunda sürdürebileceğini gösteren bir hüküm niteliğindedir.

Yaradılıştaki uyumu koruyarak Tanrıyla yeni bir antlaşma gerçekleştirebilecek,bunun için Tanrı’ya yaraşır bir kurban sunabilecek “yeni insan” ya da “İkinci Adem” , günahkarlığın yol açtığı yozlaşma yüzünden Tanrı’ya yabancılaşmış bu günahkar soyun içinden çıkamaz.

“Yeni İnsan” ,ancak Baba’yı kusursuz bir biçimde tanıyan ve seven Oğul’un,Logos’un , insanın doğasıyla bölünmez biçimde bütünleşerek bedenleşmesiyle doğabilir.

İnsanın Tanrısal yaşam çağrısına özgürce karşılık verebilecek düzeye yükselebilmesi için, Tanrı olağanüstü bir alçak gönüllülükle onun düzeyine inmiş, insan soyunun günahkarlığını an küçük bir şekilde paylaşmayan Oğul, onun adına tüm günahları ve evrensel kurtuluşun bedelini üstlenmiştir.

İsa Mesih, günahın yol açtığı yozlaşma ve yabancılaşmayı paylaşmamak dışında eksiksiz bir insandır ve yaradılışdaki uyumu eksiksiz biçimde sürdürmektedir. Ama günahın insanlığa yüklediği hükmün bütün gereklerine katlandıktan sonra Baba’nın iradesine sonuna kadar boyun eğip kendi bedenini ve kanını ona sunmuş,böylece günahın hükmünden kurtuluş için Tanrı’yı hoşnut edebilecek tek fidyeyi bütün insanlık adına bir defada ödemiştir.

Ölüm, Mesih’in kendini Tanrı’ya sunmasıyla insanlığı sonsuz yaşama, Tanrı’nın sınırsız kayrasına kavuşturan kurtarıcı bir kurbana dönüşmüştür.

İsa’nın Çarmıh’ta can verdikten sonraki dirilişi, kendi kurbanıyla ölüm üzerinde kazandığı zaferin ve insanlığa sonsuz yaşam bağının bir kanıtıdır. İsa Çarmıhta can vermeden önce Havarilerine ,kendisinin sunacağı kurbanla Tanrıyla insan soyu arasında gerçekleşecek “yeni antlaşma”nın gizemini açıklamıştır.

İnananlar, İsa’nın kendi bedeni ve kanı olarak kutsadığı ekmek ve şarabı Tanrıya sunup paylaşarak (Komünyon) Mesih’in kurbanına eksiksiz biçimde katılabilecek, böylece Tanrı kayrasının akışı sürekli kılınacaktır.

Komünyon, Mesih aracılığıyla “yeni anlaşma”ya katılanların, Mesih’in bedeniyle ve kusursuz insan doğasıyla bütünleşip onun kurtarıcı ölümünü paylaşarak Tanrının sonsuz yaşam bağına kesintisiz hak kazanmasını ve Mesih’in, inananlar topluluğun varlığında yeryüzündeki yaşamını gizemli biçimde sürdürmesini sağlayan gerçek bir kurban ve kutsamadır. Artık tek bir soy, tek bir halk olan inananlar topluluğu Kutsal Ruh’un yardımıyla İsa’nın gizemli bedenini oluşturmaktadır.

Devamı

 



SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |