<%@ Language=VBScript %> OSİRİS Sayfa 1

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3   

 

Sn.Adnan DUATEPE'ye gönülden teşekkürlerimizle.

 

ISIS - OSIRIS

Yazımın adından da anlaşılacağı üzere sizlerle çok eski yıllara, Mısır dolaylarına mitolojik ağırlıklı bir gezi yapacağız. Umarım bu geziden keyif alacaksınız.
Geziye Talat Sait Halman’ ın “ Eski Uygarlıkların Şiirleri” kitabından “Nil'e Övgü” isimli şiiri ile başlamak istiyorum.

 Nil’e Övgü

Adın kutlu olsun, Nil
Yerin dibinden fışkıran
Mısır'ı bekleyen ulu ırmak
Varlığın gizli,
Karanlıksın güpegündüz.
Tanrı Ra, ovaları sula,

Sürüleri doyur diye,
Yaratmış seni.
Denizden uzak çöllere
Su götürüp can veriyorsun
Gökten süzülen çiğdem
Yeryüzü tanrısının gözdesi

Mısır tanrısının baş tacısın,
Elinden her iş gelen TA' nın
Tezgâhlarına nimet getiriyorsun,
Balıkların ulu hakimi,
Suyun armağanlarını,
Bağrında taşıyorsun.
Tapınaklar şölensiz kalmasın
Diye arpayı, buğdayı yaratan sensin.
Hızın kesilmeye görsün
Soluk almaz olur insanlar,
Yoksulluk kol gezer,
Eksilir tanrıların yiyecekleri
Ölüp gider milyonlarca kişi
Cimriliğin tutarsa
Korkuya kapılır bütün ülke
Yas tutar büyük küçük herkes.
Nil kabarınca,
Şenlik olur, bayram olur,
Kahkahayla sarsılır çeneler
Görünür herkesin otuz iki dişi.

D.H.Lawrence'in "Ölen Adam" adlı kitabından bir paragrafı da buraya  aktararak konumuza girmeye başlıyorum.

"Ağır ağır girdi, kokulu bir yağ kandilinin aydınlattığı loş iç odaya geçti, kapıyı bir kere daha örttü, Tanrıçanın önünde ya­nan buhurluğa bir kere daha bir parça günlük attı, bir kere da­ha alacakaranlığın içinde düşünceye, Tanrıçanın düşlerine dal­mak üzere, Tanrıçasının önüne oturdu. İsis'ti bu. Ama Horus'un anası İsis değil. Yoksun kalmış İsis’ti bu. Arayış içindeki İsis. Boyalı mermerden tanrıça, yoksun­luğun, arayışın yeğin acısında yüzünü kaldırmış, eteklerinin in­cecik yivli süsünün içinden bir bacağını ileriye atıyordu. Ölü Osiris'in, ölüp parçalanmış, parçalan dağılmış, ölmüş parça, parça koparılmış, uçsuz bucaksız Dünyaya parça, parça dağıtılmış Osiris'in parçalarını aramaktaydı. Elleriyle ayaklarını bulmalıydı onun. Yüreğini, butlarını, başını, karnını bulmalı parçalarını bir araya getirip derlenmiş bedenine, o beden bir daha ısınıncaya değin, yeniden dirime, uyanana, İsis'e sarılabilene, onun karnını bereketlendirebilene kadar sarılmalıydı."

M.Ö.2000 li yıllarda Eski Mısır'da din hayatına bir göz atarsak eğer, eski Mısır’daki din hayatının incelenmesinde başlıca iki kaynağa başvurabiliriz:
l - Hiyerogliflerle yazılmış dinî metinler, mabet ve mezar duvarlarındaki dinî inanış ve âyinlerin tasvirleri ve Herodot, Diodorus, Strabon gibi tarihçilerin yazıları.
2 - Mabet ve mezarlarda bulunan, ilâhlara ait heykel, hey­kelcik ve duvar kabartmaları ve renkli duvar resimleri.

Bu kadar çok ve çeşitli dokümana rağmen Eski Mısır Dini tüm detayları ile bilinememektedir. Bunun sebebi de çoğu din­lerdeki gibi temel olan bir kutsal kitabın bulunmayışı ve öğre­tilerinin, yazılı olmayan ilkelerin öğretilmesi şekli ile verilme­sidir. Din, korku, hayranlık ve ruh kavramına dayanır. Ülkenin kuzeyinde RA, güneyde AMON denilen Güneş Tanrısı ile OSİRİS, İSİS ve HORUS, ülkenin en önemli tanrılarıdır. Behçet Necatigil in Eski Mitologya sözlüğü gibi çeşitli sözlüklerden derlenen bilgilere göre;
İSİS : Toprağa bet - bereket bağışlayan bir Mısır Tanrıçasıdır. Mısırlılarca bu tanrıça inek başlı ve boynuzları arasında bir ay yuvarlağıyla tasvir edilirdi. Yunanlılar ve Romalılar ise onu hepten insan biçimine soktular..... 
OSİRİS : Eski Mısır dini ve mitolojisindeki Asal tanrı. Aslın­da doğanın etkin ve yaratıcı güçlerini temsil eder. Mısır halkı­nın gözünde çok tanrılı inançlara uygun daha basit bir anlatım ve tanıtıma gereksinme olduğu için Osiris "Güneş Tanrısı" ola­rak nitelenmiştir. Nil nehri ile özdeş sayılmıştır.

Osiris Güneş olunca eşi İsis Dünyadır. Osiris Nil olunca İsis Mısır topraklarıdır. Dolayısı ile eski Mısır inancına göre Osiris baba tanrı, İsis ana tanrıdır. Oğul tanrı olan Horus ise her türlü verimliliği temsil eder..

Mısır misterlerinde Osiris ülkenin büyük ve güçlü kralıdır. Sık, sık diğer ülkeleri de gezer. Gittiği yerlerde insanlara do­ğayı kullanmayı, ondan yararlanmayı öğretir. Üstün bir bilge­dir. Kardeşi Typhon’un düzenlediği bir komplo ile tuzağa dü­şürülerek bir sandığa kapatılıp Nil nehrine atılmıştır. Eşi İsis onu yıllarca usanmadan aramıştır. Bu arayışın sonunda Osiris'in kapatıldığı sandığı bulmuş, fakat hiç açılmamış olduğu hal­de Osiris'in cesedi sandıktan çıkmamıştır. Demek oluyor ki Osiris bedeniyle birlikte açılmamış olan sandıktan çıkmış yani Tanrısallaşmıştır. Bunun üzerine İsis de kendini örtmüş ve yüzünü hiçbir ölümlüye göstermez olmuştur. Böylece İsis'de Tanrısallaşarak ölümsüzlüğe erişmiştir. Osiris’in bu dinsel nitelik­li efsanesel öyküsü daha sonraki eski misterlerin çoğu için bir esinlenme kaynağı olmuştur. Öylesine ki diğer eski misterlerin efsanelerindeki " Tanrısallaşmış Kahraman „ her bakımdan Osiris ile özdeştir. Şöyle ki;
"Mısır Kralı Osiris, kendisine bağlı halklara medeniyetin sır­larını açıklamak için ülkesinden ayrılırken yönetimi karısı Isis’e bırakır. Yokluğunda Kardeşi Tifon onu yok etmek ve tahtını ele geçirmek için türlü yollara baş vurur. Osiris döndüğünde tertiplenen bir şölene davet edilir. Tifon ölçüleri yalnız Osirisinkine uyan altın işi ile süslenmiş bir zırh yaptırmıştır. Zırhı görenler hayran olur. Tifon, zırhı, en çok kime uyarsa ona vereceğini söyler.
Osiris'de denemek için giyerken zırhı kapatıp çivilerler ve nehre atarlar. Osiris’in cesedi dalga ve rüzgarla Finike’de kıyıdaki bir akasya dalının dibine kadar sürüklenir. İsis, Osiris’in başına gelenleri öğrendikten sonra kocasının cesedini almak için yollara düşer. Gideceği yolu bilmemektedir, ama her önüne gelene sorar. Başına gelmedik kalmaz. Bir gün rastladığı gençler, aradığı ce­sedin sularla Finike’ye sürüklendiğini ve bir akasya ağacının dibine yapıştığını söylerler. İsis, Finike’ye gelir. Zırhı bulur, orada Finike Kralı’nın çocuklarına bakıcı olur. Hizmetinin ödülü olarak kral onun tabutu alıp gitmesine izin verir. Mısır’a döndüğünde gömmek için özel tören yapana kadar ölüyü gizli bir yere saklar. Tifon, hileyle ölüyü bulur ve on dört parçaya bölerek, parçaları değişik yerlere saklar. Isis yeniden aramaya koyulur, parçaları bulur, bunları tekrar birleştirir. Yalnız cinsel organını bulamaz. Bunun yerine de ikame bir fallus koyar.

Devamı

 



SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |