<%@ Language=VBScript %> TAKVİM (CALENDAR / CALENDRIER) Sayfa 3

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3 |   

Erken Roma dönemi ve Jülien Takvimi :

Efsânevî Romulus tarafından, İ. Ö. yedinci ya da sekizinci asırlarda tasarlandığı rivayet edilen ve "Ab urba condita" ("şehrin kuruluşundan beri" anlamındadır.) şeklinde isimlendirilen erken Roma dönemi takviminde yıl, Mart ayında başlamaktaymış. Altısı 30 günlük ve dördü 31 günlük on aydan oluşan ve onuncu ay anlamındaki December ile sona eren yıl, 304 gün sürmekteymiş. Roma'nın ikinci kralı sayılan Numa Pompilius, (İ.Ö. 715 – 637) 10 aylık bu takvimin başına, toplam günleri 50 olan, iki ay daha eklemiş. Böylelikle farklı gün adetleri taşıyan 12 aylık ve 354 ya da 355 günlük bir yıla ulaşılmış. Bu sistem, İ.Ö. altıncı yüzyılda, Roma'nın beşinci Kralı adına Etrüsk'lü astronom Tarquinius Priscus (İ.Ö. 616 – 579) tarafından tekrar düzenlenerek "Devlet Takvimi" (resmî takvim) adını almış. 355 günlük yıllar, otuz birer günlük, Mart, Mayıs, Temmuz ve Ekim, yirmi dokuzar günlük, Ocak, Nisan, Haziran, Ağustos, Eylül, Kasım ve Aralık ile 28 günlük Şubat ayını içermekteymiş. Netice itibariyle kamerî esaslı bir takvim görüntüsü veren bu düzen, tropik yıla göre 10.25 gün daha kısadır. Bunu düzeltmek gayesiyle, iki yılda bir Şubat ayının yirmi üçü ile yirmi dördü arasına, 27 ya da 28 günlük bir ay ilâve edilmekte (Mercedonius) ve Şubat'ın geri kalan 5 günü, atılmaktaymış. Böylelikle varılan ortalama yıl günü adedi, 366.25 olmakta ve her yıl tropik Güneş yılına nazaran bir fazla güne ulaşılmaktadır.

İ.Ö. birinci asırda Roma takvimi, köken itibariyle lunisolar bir karakter taşımasına rağmen, ayın hareketlerinden ve mevsimlik değişimlerden çok uzak bir resim çizer hâle dönüşmüştü.

İ.Ö. 48 yılında Mısır'ı fetheden muzaffer kumandan Jülius Sezar, burada İskenderiye'li ünlü astrolog Sosigenes ile tanıştı ve ondan, mevcut takvimin düzeltilmesi çalışmalarına başlamasını istedi.

İ.Ö. 46 yılında Jülius Sezar Roma'nın tek hâkimi seçildi ve Sosigenes'in önerilerini tatbikata koyarak, takvim düzenini doğru bir platforma oturtma kararı aldı. İşte, İ.Ö. 45 yılında yürürlüğe konulan ve 1582 yılında Gregoryen takvime geçilene dek batı dünyası tarafından kullanıla gelmiş bu düzene verilen isim, "Jülien Takvim"dir.

İ.Ö. 46 yılı tarihçiler tarafından, "Karmaşa yılı" olarak anılır. Zira bu yıl içinde Jülius Sezar, kullanılan Roma takviminin aylarını, ait oldukları mevsimlere getirmek gayesiyle, 90 ilâve gün yaratmıştır. Bu hareket, Jülien takvime geçişin ilk adımı sayılır.

Yapılan düzeltmeler şöyle uygulanmıştır;

1-  Şubat ayının 23. günü arkasından eklenen ve eski takvim düzenine göre zaten eklenmesi kararlaştırılmış, 23 günlük ilâve ay.

2-  Gündönümü tarihlerini doğru yere taşımak gayesiyle, Kasım ayının son günü ile Aralık ayının ilk günü arasına ilâve edilen 67 günlük iki ay.

İlâveler böylelikle toplam 90 güne ulaşmış ve İ.Ö. 46 yılı, 445 gün olmuştu.

Bu hareketin ardından Sezar, yine İskenderiye'li astronom Sosigenes'in telkinleri ile toplamı 365 çekirdek gün olmak üzere, sabit gün adetleri içeren, 12 aylık bir güneş takvimi düzenlemiştir. Her 4 senede bir, artık yıl kavramı devreye sokularak yıl, 366 güne çıkarılmaktaydı. Böylelikle o dönemlerde tam 365.25 gün kabul edilen tropik yıl ile kesin bir uyum sağlanmış olduğu düşünülmüştü.

Sezar'ın ölümünün ardından, karar verme durumunda olan yeni Roma imparatorları, sistemi yanlış yorumlayarak, artık seneleri, dört yerine üç senede bir uygulamaya koydular. Bahse konu karışıklık, İ.S. 8 yılında tekrar düzeltildi. 

Sezar ayrıca 1 ocak tarihini yıl başı olarak deklare etmişti.  Ancak Jülien takvimin uzun ömrü boyunca, 1 Mart'ın, 25 Mart'ın ya da 25 Aralık'ın yılbaşı olarak kabul edildiği evreler ve bölgeler görülmüştür.  

Roma'da kullanılan aylar ve bunlarla ilgili bazı özet bilgiler şunlardır;

Orijinal              Değişiklikler          Günümüzdeki    Sezar'la             Nihaî
Aylar                                                    Karşılıkları        aylar                 aylar    
========        =========             ========        =======          ======
Januarius                                            Ocak                31 gün              31 gün
Februarius                                          Şubat               29 gün              28 gün
Martius                                                Mart                  31 gün              31 gün
Aprilis                                                  Nisan                30 gün              30 gün
Maius                                                   Mayıs                31 gün              31 gün
Junius                                                   Haziran            30 gün              30 gün
Quintilis            Julius                          Temmuz           31 gün              31 gün
Sextilis             Augustus                    Ağustos            30 gün              31 gün
September                                          Eylül                  31 gün              30 gün
October                                                Ekim                 30 gün              31 gün
November                                            Kasım               31 gün              30 gün
December                                           Aralık                 30 gün              31 gün
                                                   
Toplam                     365 gün             365 gün

Çok tanrılı Roma dininde tüm dualar tanrı "Janos"a hitap ederek başlar ve "Vesta"yı anarak sona erer. Janos, giriş, kapılar, açma ve başlangıcın tanrısıdır. İlâh resimlerinde, hem geçmişe, hem de geleceğe (Hem Ocak ayına, hem de Aralık ayına) bakan iki başlı ya da iki yüzlü olarak çizilmiştir. Yılın başlangıcı olan Ocak ayının lâtince karşılığı Januarius ile batı dillerindeki ismi, (January / Janvier) buradan türetilmiştir.

Yılın ikinci ayı Februarius, Lâtince "arınma" anlamındaki "februa"dan gelmektedir.

Üçüncü ay Martius, ismini savaş tanrısı Mars'dan alır.

Dördüncü ayın ismi Aprilis'in, greklerin ünlü güzellik tanrçası Aphrodite'nin adından türetilmiş olduğu ve Roma karşılığı tanrıça Venüs'e adanmış ay mânâsını taşıdığı, genel kabul görmüş bir anlayıştır. Bu ismin, tanrısal kahraman Aper ya da Aprus'un adından geldiğini belirten kaynaklara da rastlanmaktadır.

Beşinci ay Maius, Titan Atlas'ın kızı ve Hermes'in annesi tanrıça Maia'nın adından alınmıştır.

Altıncı ay Junius ismini, ana tanrıça "Junon"dan (grekçe Hera) almıştır.

Yedinci aydan itibaren aylar, sayılarla anılmıştır.

      Yedinci ay, "beşinci" anlamında, "Quintilis",
Sekizinci ay, "altıncı" anlamında, " Sextilis",
Dokuzuncu ay, "yedinci" anlamında, "September",
Onuncu ay, "sekizinci" anlamında, "October",
On birinci ay, "dokuzuncu" anlamında, "November",
On ikinci ay, "onuncu" anlamında, "December".

Ancak önce yedinci aya, Jülius Sezar'a ithâfen,"Julius" ismi verildi ve ayların günleri (yukarda dördüncü kolonda gösterildiği gibi) düzenlendi. Ancak Sezar'ın ölümünden sonra tahta geçen Oktavius, Augustus ismini almıştı. Bu kerre de, yeni imparatoru onurlandırmak maksadiyla sekizinci ayın ismi, Augustus olarak değiştirildi. Yine bir problem çıkmıştı ortaya. Julius Sezar'a adanmış ay 31 gün, Oktavius'a ithaf edilen ay 30 gün olamazdı. Çözüm kolay bulundu. Zaten kısa olan 29 günlük ikinci ay Februarius'dan bir gün daha alınsa ne değişirdi ki ? Öyle de yaptılar ve böylelikle Şubat, 28 güne indirildi. Ağustos da 31 güne çıkarılarak, Jülius Sezar ile eşitlik sağlandı. Problemler bitmek bilmiyordu. Şimdi de, Julius, Augustus ve September ayları, arka arkaya 31 günlük hâle gelmişti. Bu da kabul edilemezdi. Çözüm yine hemen bulundu; September 30 güne indirildi, October 31 güne çıkarıldı. Ardından November 30 güne indirildi. December 31 güne çıkarıldı. Doğrusu ben bir büyük nefes aldım. Roma'lı politikacıların ve özellikle bürokratların da böyle kocaman bir nefes almış olduklarını görür gibiyim.

Roma kültüründe hafta kavramının, 8 gün olarak tespit edilmiş olduğunu söylemiştik. Ancak Jülien takvim içersinde, aylara ait bir başka alt uygulama ile daha karşılaşıyoruz;

      Kalends : Ayın ilk gününe verilen isimdir.
Ides : Mart, Mayıs, Temmuz ve Ekim aylarında ayın on beşinci, diğer aylarda on üçüncü gününe verilen isim.
Nones : Her ayın "Ides"inden önceki sekizinci günü ifâde eder. (Ayın 5. ya da 8. günü de diyebiliriz.)

Bu tâbirler, günün tarihinin tespiti ya da söylenmesi açısından kullanılmakta ve geriye doğru sayılarak yapılacak tespitlerde, başlangıç noktası olarak alınmaktadır. (Örnek : Mart'ın VI. Kalends'i = 24 Şubat demektir.)

Bu sistem, uzun süre bu şekliyle devam ettirilmiş, 11. asırdan sonra, normal sıralı gün sayma şekline dönüşmüştür.

Gregoryen Takvim :

Yukarda da belirttiğimiz gibi, her 4 yılda bir uygulanan artık yıl içerikli ve 365 çekirdek günlü sene ile Jülien takviminde ortalama yıl, tam 365.25 gündü. Ancak bir tropik Güneş yılı, 365.24219 olarak hesaplanmaktaydı. Bir başka deyişle, bir Jülien takvim senesi, Güneş yılından 0.0078 gün (ya da 11.23 dakika) uzun olmaktaydı. (365.25 günlük Jülien sene EKSİ 365.24219 günlük tropik Güneş yılı = 0.0078 gün)  Fark 131 senede bir güne ulaşıyordu. 325 yılında düzenlenen İznik Konsilinde tespit edilmiş Paskalya tarihi, 1582 yılına kadar geçen 1257 yılda, 9.8 günlük bir fark arz etmeye başlamıştı. Hristiyan dinsel pratikleri çerçevesinde çok önem verilen paskalya (Easter / Paque) tarihi ile ilk bahar gündönümü arasındaki ilinti kaybolmaya başlamıştı. Konuya eğilen Katolik klisesi ve Papa III.Paul, konunun irdelenerek bir karara bağlanması için 1563 yılında Trent Konsil'ini topladı ve ciddî çalışmalara girişildi. Bu toplantıya, Papa III.Paul'ün temsilcisi olarak katılmış bulunan XIII.Gregory Papa seçildiğinde, çalışmalar sonucu ortaya atılmış çeşitli çözüm teklifleri ile karşılaştı. Bunlar arasından, cizvit papazı Christopher Clavius'a (1537 – 1612) ait öneriyi kabul etti ve 24 Şubat 1582 tarihinde yayınladığı bir "Papalık kararnamesi" ile takvim reformunun ya da Gregoryen takvimin esaslarını bildirdi.

Uygulama sonucu, 4 Ekim 1582 perşembe gecesi yatanlar, ertesi sabah 15 Ekim 1582 Cuma tarihinde uyandılar. (yaşanmamış on gün) Böylelikle Gregoryen takvim düzeni yürürlüğe konmuş oldu. 

Bu yeni takvim düzeninde hemen her şey, Jülien takvim ile aynı esasları taşımaktadır. Tek değişiklik, yukarda zikredilen 11.23 dakikalık farka ait uzun vadedeki sonuçların, bir kez daha yaşanmaması için alınan tedbirdir. Jülien takvim düzeninda 365 gün olan normal yılların, dörde bölünebilir yıllarda, bir gün ilâvesi ile (29 Şubat) 366 güne (artık yıl) çıkarıldığını hatırlatalım. Gregoryen takvim bu alanda çok küçük bir değişiklik getirerek problemi çözdüğünü düşünmüştür. Dört ile bölünen yıllar, artık yıllardır. Ancak sonu 00 ile biten yıllar, 4 ile bölünür olmasına rağmen, her zaman artık yıl değildir. 00'la biten yılların artık yıl olabilmesi için, hem dörtle ve hem de 400 ile bölünmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle dört ile bölünür olmasına rağmen, 1700, 1800, 1900 ve 2100 yılları artık yıl değildir. Ama 1600 ve 2000 yılları artık yıllardır. (400 yılda ortaya çıkan farklılık 0.0078 X 400 = 3.12 gün olmaktadır. Bu dört yüz yıl içersinde 100., 200. ve 300. senelerdeki artık yıl uygulaması yok edildiğinde, farkın 3 günü ortadan kaldırılmış olacak ve 400 yılda 12/100 ya da .12 günlük ihmâl edilebilir bir seviyeye inecektir.)

Batı Dünyasında Gregoryen takvime geçiş süreci, bazı hâllerde sancılı olmuş (özellikle ortodox ve protestan ülkeler açısından) ve çok uzun bir süre almıştır.

Papalık tâmiminin hemen ardından katolik ülkeler, İtalya, İspanya, Portekiz, Polonya yeni takvim düzenini kabul ettiler. Kısa bir zaman sonra Fransa ve Lüksemburg, iki sene içinde de, Belçika, İsviçre, Hollanda ve Almanya'nın katolik bölümleri, bunlara katıldı. 1587'de Macaristan, 1699 ilâ 1701 yılları arasında Hollanda, Danimarka, İsviçre ve Almanya'nın tamamı, yeni takvim düzenini kabul etti. İngiltere ve kolonilerinde Gregoryen takvim, 2 Eylül 1752 çarşamba gecesinin ardından, 14 Eylül 1752 perşembe gününe geçmek suretiyle uygulamaya kondu. İsveç 1753'de, Japonya 1873'de, Mısır 1875'de, Doğu Avrupa ülkeleri (ki çoğunluğu Ortodoks ülkelerdir.) 1912 ilâ 1919 arasında ve Türkiye 1927'de bu yeni takvim düzenini kabul ettiler.

Takvimlerde başlangıç noktaları:

Bir çok kaynak tarafından, genelde, bir takvim düzenini târif etmekten çok, belli bir takım hareket noktalarını belirlemekte kullanılan takvim düzenleridir. En yaygın rastlanan başlangıç yılı, İ.Ö. 4000'dir. Herhangi bir olayla doğrudan ilgisi olmayan bu tarihin seçilmesi, farklı nedenlere bağlanır. Kimine göre, Nuh ve tûfanı, kimine göre, Bâbil Kulesi'nin yapım yılını, kimine göre de uygarlık tarihinin başlangıç senesini târif eder. 

Anno Benefacio ("Kutsama yılında") :

İ.Ö. 1913, İsrailoğullarının Mısır'dan çıkış yılı olarak kabul edilmiştir. Bazı kaynaklara göre, Hz. İbrahim'in (Abraham) kutsanmış olduğu tarih olarak alındığına da rastlanmaktadır. Bu kabule rağmen ilmî kaynaklar, Mısır'dan çıkışın (Exodus) muhtemel tarihini, İ.Ö. 1450 - 1500 olarak vermektedirler.

Anno Caedo ("Ölüm yılında"): 

Tampliye Şövalyelerinin büyük üstadı Jacques de Molay'in, Fransa Kralı Güzel Filip'in emri ve Papa'nın onayı ile yakılarak öldürüldüğü, 1314 yılını esas alır. (19 Mart 1314)

Anno Depositionis ("Emanet yılında") :

Bazı kaynaklara göre, Süleyman Mâbet'inin yapımının başlandığı yıl olarak kabul edilen İ.Ö.1000 senesi, bu takvim düzeninde esas alınmıştır. Oysa Mâbet'in yapımına, İ.Ö. 966 yılında başlandığı bilinmektedir. 

Ancak İ. Ö. 1000 yılının, İsrailoğulları tarihinde önemli sayılan bir kilometre taşı olduğunu da burada zikretmek gerekir. Kral Davut, askerî başarılarına bir yenisini daha ekleyerek Kudüs'ü, bu tarihte ele geçirmiş ve şehri krallığın yeni merkezi ilân etmiştir. Hemen arkasından da, "Kutsal Ahit Sandığı"nın bulunduğu çadırı buraya taşımıştır. Bir çok tarihçi tarafından, "Kutsal Emanet Sandığı" diye de isimlendirilen "Sekine Tabutu"nun yeni başkente getirilmesiyle Kudüs, ilâhî bir hüviyet kazanmıştır. Bu gerçeğin çağrıştırdığı anlam, bu takvim düzenine verilen isme, yukardaki teze nazaran daha uygun görünmektedir.

Anno Diluvii ("Tufan yılında") :

Tûfan'ın oluştuğu tarih olarak kabul edilen İ.Ö. 2348 yılının başlangıç alındığı takvim düzenidir.

Bu kabule temel teşkil eden bilgiler Eski Ahit'in Tekvin / Genesis bölümünde belirlenen soy ağacı ile ilintilidir. Buna göre;

Adem, 130. yılda Şit'in babası oldu.
İkinci nesil Şit, 105. yılda Enoş'un babası oldu.
Üçüncü nesil Enoş, 90. yılda Kenan'ın babası oldu.
Dördüncü nesil Kenan, 70. yılda Mahalel'in babası oldu.
Beşinci nesil Mahalel, 65. yılda Yared'in babası oldu.
Altınci nesil Yared, 162. yılda Hanok'un babası oldu.
Yedinci nesil Hanok 65. yılda Metuşleh'in babası oldu.
Sekizinci nesil Metuşaleh, 187. yılda Lamek'in babası oldu.
Dokuzuncu nesil Lamek, 182. yılda Nuh'un babası oldu.

Yukardaki yıl sayılarını topladığımızda, yaratılıştan Nuh Peygamber'in doğumuna kadar 1056 yıl geçmiş olduğu sonucuna varırız. Büyük Tûfan'ın Nuh 600 yaşında iken gerçekleştiği bildirildiğine göre, yaratılıştan tûfana kadar geçen süre, 1656 yıl olmaktadır. 

Anno Lucis'i incelerken göreceğimiz gibi, “yaratılış” için kabul edilen yıl İ.Ö. 4004'dür. Bu rakkamdan, 1656 çıkartıldığında Tûfan'ın, İ.Ö. 2348 yılında gerçekleşmiş olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Bazı kaynakların Nuh ve Tûfan için, İ.Ö. 4000 yılını esas aldıklarına da rastlıyoruz. İlmî araştırmalar ve tebliğler çerçevesinde, bu konu ile ilgili tam bir mutabakat olmamakla beraber, Tûfan'ın muhtemel tarihi olarak en çok taraftar bulmuş tesbit, İ.Ö. 4100 olarak bilinmektedir.

Tûfan ve Nuh efsânesi Mezopotamya kökenlidir. Tarihî bulgular, hikâyenin ilk anlatıldığı metnin, ünlü "Gılgamış (Gılgameş) Destânı" olduğunu belirtmektedir. Tûfan'dan kurtularak ölümsüzleşen, Sümer'lerin "Ziusudra"sının (ya da Akkad'ların "Utnapiştim"inin) yerini, Sâmi geleneğinde Nuh Peygamber almıştır. Tûfan olayı ve Nuh efsânesi, semitik dinler ailesinin ilk kutsal kitabı Tevrat'ta ve sonradan Kur'an – ı Kerim'de açıklanmıştır.

Bu takvim düzeni, takvim konusunda karşılaştığımız muğlâk konulara, bir yenisini daha eklemektedir. Buna rağmen, tarihler konusundaki bu çeşitliliğin mâkul bir izâhı da vardır. Aşağı Mezopotamya'da yapılan Jeomorfolojik araştırmalara göre, bahse konu dönemlerde körfezin kuzey ucu, bugünkü konumundan 250 kilometre yukardadır. Basra şehrinin bulunduğu bölge, denizdir. Fırat ve Dicle, ayrı yerlerden körfeze dökülmektedir. Şattülarap yoktur. Bu gün çölde olan, Ur, Ubeyd ve Eridu gibi çok önemli Sümer şehirleri, Fırat ve Körfez kıyısındadır. Bu çok kapsamlı tektonik değişimin, bir ana tûfanın arkasından, asırlarca sürecek, yerel tûfanlar ve deniz yükselmeleri ile gerçekleşmiş olduğunu düşünmek, oldukça tutarlı bir görüştür. Çeşitli tarihlerde meydana gelmiş bu yerel âfetlerin, ülkede yaşayanlarca tûfan olarak kabul edilmiş ve bu isimle menkibelere girmiş olması, doğal karşılanmalıdır. 

Anno Domini ("Efendimizin yılında") :

Bu tarih, İsa'nın doğum yılını esas alan milâdî takvimi belirler. Yapılan araştırmalar İsa'nın gerçek doğum yılının, milâttan önce dört olduğunu ortaya koymuş olmasına rağmen, evrensel kabul görmüş bu takvim düzeni değiştirilmemiştir. (Bazı başka kaynaklar İsa'nın doğum yılının milâttan önce 6 olduğunu iddia etmektedirler.) Çoğu metinlerde karşılaşılan, "Milâttan / İsa'dan sonra" anlamındaki “AD” kısaltması buradan gelmektedir. 

CE, "Common era" :

CE, "Common era" (Ortak Devir) ibâresinin kısaltmasıdır. CE, genel çizgileri ile AD, (Anno Domini) İsa'nın doğum yılı ya da Milâd sözcükleri yerine kullanılan tarafsız bir deyim olarak bilinmektedir. AD yerine, CE ve tabiatiyle BCE (İ.Ö.) kısaltmalarının, ilmî ya da dinî metinlerde dahi, her geçen gün daha sıklıkla kullanıldığına şahit olmaktayız. Bu artışı, tarafsız bir sözcük kullanma endişesinden ziyade, iki ana sebebe bağlamak, daha doğru olacaktır sanıyoruz. 

1-   Birinci sebep oldukça enteresandır. Bilindiği gibi Musevîler, İsa'nın Tanrı ya da Tanrı'nın oğlu olduğu inancına şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Bu yüzden, "Tanrı'mızın yılında" anlamındaki "Efendimizin yılında = AD kısaltmasını, özellikle kullanmamaya gayret ederler. CE (Common Era) kısaltması, bu açıdan bir çok Musevî yazarın tercihi olmaktadır.

Ancak bu noktada, ilginç bir sonuç ile karşılaşıyoruz. Musevî yazarlar, bu inanca dayanarak CE kısaltmasını kullana dursunlar, Hristiyan kökenli bir çok kaynak, CE'nin açılımını, "Christian Era" (Hristiyan devri) olarak vermekte ve olayı, iyice sulandırmaktadırlar.

2-   Günümüzde artık İsa Peygamber'in Milâd kabul edilen seneden, 4 ya da 6 yıl evvel doğmuş olduğu genel kabul görmüş bir ilmî gerçeklik hâline dönüşmüştür.

Dahası, İsa'nın doğum tarihi olarak verilen 25 Aralık konusunda da büyük tereddütler vardır.  25 Aralık tarihi, bilindiği gibi en kısa günün yaşandığı ekinoks (gün dönümü / mevsim dönümü) olarak, kadim Zerdüşt dininde, eğlencelerle kutlanan bir bayramdır. Roma Hristiyanlığının ilk günlerinde, ülkede ve özellikle askerler arasında yaygın Zerdüşt dini kökenli (“Sol Invictus”) bu an'anenin, pagan inançlıları İsevî dine dâvet çerçevesinde bir tâviz olarak, Hristiyanlığa sokulmasında bir mahzur görülmemiştir. İsa'nın doğumunun, muhtemelen ilk bahar aylarına rastladığı konusunda, güçlü kanıtlar mevcuttur.

Anno Egyptiaco ("Mısır yılında") :

Mısır kültürünün temelini teşkil eden "Hermetizm"in başlangıç tarihi olarak benimsenmiş, İ.Ö. 5044 tarihinin esas alındığı takvimdir.

Anno Hebraico ("İbrânî yılında) :

Takvimin başlangıcı olarak İsrailoğulları, bir dönem Mısır'dan çıkışı, (Exodus) bir dönem Bâbil Diasporasını, (İ.Ö. 586) bir dönem İkinci Mâbet (Herod Mâbet'i) inşaatını (İ.Ö.520) almışlardır. Nihâyet İ.Ö. 4. yüzyılda, Haham Hillel, takvim başlangıcını, "yaratılış"a taşımış ve İ.Ö. 1 Tishri 3761 tarihini kabul etmeyi önermiştir. 

Anno Higerea ("Hicret Yılında") :

İslâmi takvimin başlangıcı olarak Hazreti Muhammed'in eshabı ile birlikte Mekke'den Medine'ye göç ettiği tarih esas alınmıştır. Başlangıç tarihi 1 Muharrem, 16 Temmuz 622 Cuma günü olarak kabul edilmektedir. 

Anno Inventionis ("Keşif yılında") :

Bu takvim düzeninin başlangıcı, İ.Ö. 530 olarak alınmıştır.

Anno Lucis ("Işık yılında") :

Eski Ahit'in "Genesis" bölümünde, Tanrı'nın "ışık olsun" kelâmı ile başlayan "Yaratılış" için, genellikle İ.Ö. 4004 yılı esas alınır. 

Anno Mundi ("Dünya yılında") :

Bilinmeyen bir sebeple “yaratılış”ı, İ.Ö. 4119 yılına taşıyan takvim düzenidir.

Anno Ordinus ("Düzen yılında") :

Tampliye Şövalyeleri Teşkilâtının kuruluş ve düzene geçiş yılı olan, 1118 senesini esas alan takvim düzenidir.

Anno Reductionis ("Dönüş yılında") :

İsrailoğullarının Bâbil esaretinden dönüş yılını esas alan takvim düzenidir. Tarihî verilere göre Bâbil tutsaklığından dönüş, İ.Ö. 536 yılında gerçekleşmiş olmasına rağmen, bilinmeyen bir nedenle, İ.Ö. 530 yılı başlangıç kabul edilmektedir.

Anno Salutis ("Kurtuluş yılında") :

Hristiyan inançları çerçevesinde, insanlığın kurtuluşunun, İsa'nın (Redeemer) doğumu ile özdeşleştirilmiş olduğunu betimleyen takvim düzenidir.

Eren Erbabacan
24.05.2002

 



 

 SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |