<%@ Language=VBScript %> TANRI KAVRAMININ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE EVRİMİ Sayfa 2

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3 |   

  

Serapis: Ptolemi dönemini tanrısı, Yunanlılar tarafından Osiris ve Apis’ten düzenlenmiş (tasarlanmış). Tahminen İsis’in arkadaşı (partneri), öbür dünya (ölümden sonraki yaşam) ve verimliliğin tanrısıydı. Ayrıca fizikçiydi ve endişeli, üzüntülü inananların yardımcısıydı. Hiçbir zaman çok fazla önem vermedi. Onun kültünün merkezi Alexandria’dır (İskenderiye).

Osiris: Ölülerin tanrısı, ölümsüz yaşam için diriliş tanrısı, kural koyucu, koruyucu, ölülerin yargıcı ve ölünün prototipi olmuştur (Ölü tarihte “Osiris” olarak görülürdü). Lahdinin bulunduğu yer, Abidos’ta kültünün oluştuğu yerdir. Osiris Nut ve Geb’in ilk çocuğuydu, Set, Nephthys ve İsis’in kardeşiydi, aynı zamanda İsis’in kocasıydı. Horus, İsis’ten oğluydu. Bir hikayeye göre Nephthys İsis gibi davranmış ve Osiris’i baştan çıkararak Anubis’i doğurmuş. Osiris başka erkeklerin dünyasının kural koyucusu olmuş ve Ra gökyüzüne kural koymak için dünyayı bıraktığında kardeşi Set Osiris’i öldürdü. İsis’in sihri sayesinde tekrar yaşama döndü. İlk ölen yaşayan canlı olduğu için sonraları ölülerin lordu oldu. Oğlu Horus onun ölümünün öcünü aldı. Set’i yenmişti ve onu Batı Mısır’ın çölüne (Sahra) gönderildi. Tüm Mısır tarihi boyunca dualar ve büyüler Osiris’e yöneltilmişti, onu kutsama ve kendisinin kural koyduğu öbür dünyaya girmesi umulmuştu, ama orta krallık süresinde popülaritesi arttı. 18.Sülale döneminde Mısır’da en çok tapılan tanrı olmuştu. Osiris’in popülaritesi Mısır tarihinin en son evrelerine kadar dayanmaktadır (sürmüştür). Mısır’ı fetheden Roma imparatorlarında bile hala onun etkisi görülüyormuş. Firavun kıyafetlerini giyerek ona tapınaklarda adak adıyorlarmış.

Geb (Seb): Yeryüzünün tanrısı, Shu ve Tefnut’un oğlu. Nut’un kardeşi ve kocası, Osiris, Set, İsis ve Nephthys’in babasıdır. Kutsal hayvanı ve sembolü kazlardı. Genelde yeşil ve siyah tenli olarak gösterilmiştir. Yeşil yaşayan canlıların rengi ve siyah ise Nil’in bereketli çamurunun rengidir. Geb kötülerin ruhlarını tutuklu tutacak ve onları cennete çıkarmayacaktı. Diğer geleneklerde yeryüzünün dişi olmasıyla çelişerek Geb’in erkeğe özgü (erkeksi) olmasıyla göze çarpar.

Khnum: Koç başlı insan olarak görünürdü. Antinoe ve Elefantin’de tapılıyordu. Çömlekçi çarkında insanlara şekil veren, yaratıcı tanrılardan biriydi. Onun arkadaşları(partnerleri) Heqet, Neith ve Sati’ydi.

Khons(Chons): Teb’in büyük triadlarının 3. Üyesi (ailesi Amen ve Mut’la). Khons ayın tanrısıydı. Onun hakkında en çok bilinen hikaye Thoth’la senet (passage) denen eski bir oyun oynarken ışığının bir kısmına bahse girmiş. Thoth kazanmış, ışığının bir kısmını kaybettiği için Khons bir ay boyunca tüm ihtişamını gösterememiş ve batıp tekrar büyümek için beklemesi gerekmiş. Karnak’taki çevrili olan tapınak ona adanmıştır.

Kings Pharoah (defied): En eski zamanlardan beri Mısır’da firavunlar tanrılar gibi tapılmışlardır: Ra’nın oğlu, Horus’un oğlu, Amen’in oğlu... Bu dönemde ve şehre bağlı olarak isimlendirilmiştir. Firavunlara dualar ve adaklar adanması çok nadirdi. Firavunun gerçek kültünü destekleyecek kanıt çok az veya yoktur. Firavunlar tanrı babaları tarafından seçilmiş ve onlara benzetilmişlerdir.

Ptah: Memphis’te tapılıyordu (M.Ö.3100). Ptah evrenin yaratıcısı olarak görülmüş. Öbür dünyada erkeklerin ruhlarının yerleşeceği vücutları şekillendirir. Başka mitlere göre Thoth’un emrine çalışıyordu ve Thoth’un açıklamalarına uygun olarak cennetleri ve dünyayı yaratmaktı. Ptah sakallı takke giymiş, mumya gibi sarmalanmış, elleri ambalajdan çıkmış, elinde asa, Ankh ve Djed (denge, istikrar, sağlamlık işareti) tutuyor. Çoğunlukla Seker ve Osiris’le birlikte tapılırdı, Ptah-seker-ausar adı altında tapılırdı. Sekhmet’in kocası ve Nefertum’un babası (sonra da İmhitep’in babası) olduğu söylenir.

Qebsenuef. (Kabexnuf, Qebseneuef): Horus’un dört oğlundan biri, Qebsenuef. mumyalanmış şahin başlı bir adam olarak betimlenmiş. Ölülerin bağırsaklarının koruyucusudur ve tanrıça Selket tarafından korunurdu.

Qetesh: Suriyeli bir tanrı olduğuna inanılıyor, Qetesh aşkın ve güzelliğin tanrıçasıdır. Qetesh güzel çıplak bir kadın olarak, bir aslanın üstünde ayakta durur veya onu sürer durumda, elinde çiçek, ayna veya yılanlarla resmedilmiştir. Genelde yuvarlak yüzle gösterilmiştir (Mısır sanat ve geleneklerinde alışılmamış bir durum). Aynı zamanda erkekliğin tanrısı Min’in partneri olarak düşünülüyor.

Ra-Horathky (Ra-Hoor-Khuit): Horizonların Horus’u olan Ra’dır. Ra’nın başka bir tanımlaması da onu Horus’la bir tutmaktır. Bu ikisi solar gücün göstergesi olarak gösterilmiştir. “Ra-Hoor-Khuit”in yazılışı Aleister Crowley tarafından önce Book of Law kitabında popüler edilmiştir.

Sekhmet: Dişi aslan tanrıçası, Ptah’ın tanrısı olarak takip edilmiş. Ra’nın gözündeki ateşten insanları günahlarından dolayı cezalandıracak olan bir intikam yaratığı olarak yaratılmıştır. Sonra da doğrunun barışçıl bir koruyucusu olmuştur. Yardımsever Bast ile yakından ilgilidir (bağlantılıdır).

Maat: Çeşitli geleneklere göre Thoth’un karısı Ra’nın kızı olduğu düşünülmüştür. Maat’ın adı “gerçek” ve “adalet” hatta “kozmik sıralamayı” ifade eder İngilizce’de net bir söylenişi yoktur. Maat’ın konseptiyle bir kişileştirme ve biraz da mitoloji vardır. Maat saçında devekuşu tüyü olan uzun boylu bir kadın olarak belirtilmiştir. O ölümün kararı için vardı ve tüyü ölünün saf ve dürüst bir hayat yaşamış olup olmadığına karar vermek için ölünün kalbini dengelerdi.

Min (Menu, Amsu): Elinde yıldırım taşıyan Amen’in bir formu olarak resmedilmiştir (Mısır sanatında yıldırım olarak belirtilmeye çalışılmış) ve ereksiyon halindeki penisiyle resmedilmiştir. Tam adı Menu-kamuf-f (Min, Annesinin Boğası). Erkekliğin (güç ve iktidar) tanrısı olarak tapıldı, Ona marul (lahana) hediye edilmiştir(sunulmuştur) ve sonra erkekliği elde etme umuduyla bunlar yenmiştir. Kadınlığın (feminenliğin) ve aşkın tanrıçası Qetesh’in kocasıdır.

Thu: Amen kültünün doğmasından önce Teb’in baş tanrısıydı. Şahin başlı Month Mentu, Men adam olarak gösterilir ve Horus’la birleşmiştir. Aslında savaş tanrısıdır.

Mut (Golden Dawn, Auramooth): Teb geleneklerinde Amen’in karısı, Mısır dilinde mut “anne” ve ay tanrısı Khons’un annesidir.

Nefertum: Ptah ve Sekhmet’in genç oğlu, doğan güneşle bağlantılı olarak zambak çiçekleriyle taçlandırılmıştır veya zambak çiçeğinin üstünde oturtulmuştur olarak resmedilmiştir.

Neith (Net; Golden Dawn, Thoum-aesh-neith): Eski bir savaş tanrıçası, Delta’da tapıldı. Bilgelik tanrıçası olarak saygı gösterildi, Yunan mitine göre Athena olarak gösterilmiş daha sonraki inanışlara göre İsis, Nephthys, Selket’in kız kardeşiydi ve ölülerin midesinin tanrısı Duamutef’in koruyucusuydu. Timsah tanrı Sobek’in annesiydi.

Nekhbet: Yukarı Mısır’ın büyük tanrıçasıdır, ikonu akbaba ve firavunun tacının bir parçasıdır. Aşağı Mısır’ın tanrıçası olan Edjo’nun tamamlayıcısıdır.

Nephthys (Nebt-het): Geb ve Nut’un en genç çocuğu, Set’in kardeşi ve karısıdır ve İsis ve Osiris’in kardeşidir. Anubis’in annesidir (Set veya Osiris’in oğlu). Set Osiris’i öldürdüğünde onu terketmişti ve İsis’e Horus’un bakımında ve Osiris’in dirilişinde yardımcı olmuştu. Kardeşiyle birlik olmuş ve ölülerin özel koruyucu tanrıçası olarak düşünülmüş ve ciğerlerin koruyucusu olan Hapi’nin gardiyanı olmuştur.

Nut (Nuit): Gökyüzü tanrıçası, Shu ve Tefnut’un kızı, Geb’in kızkardeşi ve karısı, Osiri, Set, İsis ve Nephthys’in annesidir. Crowley Magic in Theory and Practice kitabında “sınırsız uzaya tanrıça NUİT denirdi” demiş.Nut genelde mavi tenle ve vücudu yıldızlarla kaplı, 4 ayak üzerinde ve kocasının üzerine eğilerek resmedilmiştir. Gökyüzü olarak dünyanın üzerinde kemer gibi uzanmıştır.

Nut’un Hadit’le olan ilişkisi Crowley’in bir buluşudur. Bu Ejiptolojide bir temele bağlı değildir. Hadit genelde Nut’un altında resmedilmiş- birisi Nut’un bir resim üst karesinin oluşturduğunu buluyor ve kanatlı disk Hadit sessizce aşağıdan uçuyor. Bu sanatsal bir gelenek ve iki Mısır mitinin arasında evlilik yoktu.  

Sati: Elefantin’in tanrıçası, Khunum’un eşi, Soğuk su dağıtıcısı Anuket ile beraber eş olmuşlardır. İnsan başı, Yukarı Mısır’ın tacıyla ve gazellerin boynuzlarıyla betimlenmiştir.  

Seker: Işığın tanrıçası yeraltından başlayan öbür dünyaya giden ölülerin ruhlarının koruyucusudur. Seker Ptah’ın bir formu veya Ptah-seker veya Ptah-seker-ausar’ın bileşik tanrılarının bir parçası olarak Memphis’te tapılırdı. Seker genelde şahin kafasıyla ve  Ptah’ınkine benzer bir şekilde mumyalanmış olarak resmedilmiştir.

 

YUNAN TANRILARI

Yunanlılar on beş yüzyıl boyunca tanrısal kişiliklerin yaratıldıklarını ve birbirleri ile kaynaşabildiklerini kabul eden esnek ve hoşgörülü bir çoktanrıcılığı yaşadılar. Tanrı her yerde hazırdı, onun insan biçimindeki zuhuru özel bir görünümdü. Yunanlı önce Sitesinin koruyucu tanrısını Polias’ı tanırdı. Athena Atina’nın Apollon Isparta ve Milet’in, Hera Sisam ve Argos’un tanrılarıydı. Yunanlı gündelik yaşamında ailesini ve geçim koşullarını koruyan bir dizi ikincil tanrılar, cinler ve perilerle çevrilmişti, ocak tanrısı, çoban tanrısı , çevre tanrısı ve diğerleri... İnsanın çevresini saran bu tanrılar kişiselleştirilmişti ve efsanelerde düzenlenen kesin bir evrende yer alıyorlardı. Adalet tanrıçası Themis, Zeus’un ilk eşiydi. Zeus’da yeminin koruyucusuydu. Aşk tanrısı Eros, Afrodit ile Ares’in oğluydu. Böylece küçük ve büyük tanrılar Evrenin güçlerini ifade eden büyük ilahlarla ilişkileri çerçevesinde kabul görüyorlardı. Zeus aydınlık veren gök tanrısıydı. Apollon Güneş tanrısıydı. Poseidon sulara egemen olan tanrıydı. Yunanlıların insan biçimindeki Olympos dağında oturan ve Zeus’un egemenliğini kurduğu tanrıları Zeus, Hera, Athena, Artemis, Afrodit, Demeter, Apollon, Hermes, Ares, Hephaistos, Poseidon, Hestia idi.

 

ESKİ DOĞU TANRILARI

Eski doğuda iki bölge karmaşık ve özgün bir dini yaşam ortaya koymuştu. Birinci bölge Mezopotamya’dır ve Sümer dönemi gelenekleri III. Bin yılın sonlarında  Akkadlılarca ele alındı ve zenginleştirildi. Diğeri ise MÖ III: bin yılda Suriye ve Filistin’de kurulan Kenanlılar dünyasıdır. Kenanlıların soyundan gelen Fenikeliler bu kültürü Akdeniz kıyıları boyunca yaydılar. Bu uygarlıklar edinimlerini bütün Doğuya ilettiler. Dicle’den Akdeniz’e ve özellikle Anadolu yaylasına ulaştırdılar. Nihayet MÖ XX: ve XII. yüzyıllar arasında başkent Hattuşaş çevresinde yerleşen Hint-Avrupa kökenli Hititlilere aktardılar. Sümer tanrılarını erkeklerden oluşan bir üçlü yönetiyordu. Bu üçlü Ana (gök tanrısı), Enlil (Rüzgarın efendisi) ve Eski’den (su ve toprak tanrısı) oluşuyordu. Ana tanrıça İnanna verimliliğin güvencesiydi. Akkadlılar üstünlüğü Enlil’e veriyorlardı. İnanna’yı Aştar ile bir tutarak verimliliğin güvencesi olma dışında hükümran konumuna getirdiler. Ona baş tanrıça, halkların efendisi, Gök’ün ve Yer’in naibesi gibi sıfatlar verdiler. Bütün bu nitelikler İnanna’ya tapma coşkusunu gösteriyordu.Evrenin güçlerini temsil eden tanrılar da yüce tanrılar katında yerlerini aldılar. Adad yağmur ve fırtına tanrısıydı. Samaş, adalet güneşi, Sın ise ay tanrısıydı.

Daha yumuşak bir örgütlenme ile Kenanlılar önceliği erkek bir tanrıya Ba’al’e (efendi) vermişlerdi. Ba’al çok sayıda yerel tanrı tarafından temsil ediliyordu. Aştar’ın karşılığı Astarte, Adad’ın karşılığı ise Suriyeli Teşup’tu.

Hititlerde fırtına, Güneş, deniz ateş... tanrı ya da tanrısal güç olarak benimsenmiştir. Tüm kuzey kavimlerinde de iyilik ve kötülük yapan doğa güçleri mübarek kutsal sayılmışlardır. Başlangıçta ağaç ve hayvanlara tapmış olan Cermenler, ateş, hava, şimşek, fırtına gibi doğasal olay ve güçleri tanrısallaştırmışlar ve birbirleriyle sürekli savaşıp duran iki tanrı ailesine inanmışlardır. Bunlardan biri AS tanrılardır ki bunların başında dünyayı ve insanı yaratmış olan ve Işık ile simgelenen Votan vardır. İkincisi VANLAR’dır ki bunlar Yimir adını verdikleri bir koca devin türlü organlarından denizleri, karaları, bulutları ve ormanları yaratmışlardır. Cermenler de güneşin, ayın, yıldızların kutsallığına inanmışlardır. Kuzey kavimleriyle Cermenlerin din ve tanrıları, kuşkusuz birbirine yakın ve sınırdaş olmalarından ve genellikle doğa koşullarının bu bölgelerdeki benzeşmelerindendir. Bu nedene, özdeş koşulların, onların yaşam tarzları üzerindeki az çok benzer etkiler yapmış olmasını ve karşılıklı toplumsal ilişkileri dolayısı ile özdeş ruhsal zorunlulukların kazanılmış olmasını ekleyebiliriz. Bunlardan, en büyük tanrı olan Votan’ın kardeşleri, yasadışı çocukları ve hizmetçileri vardır. İlk kadın ve erkeği de yaratmış olan bu tanrı içinde cücelerle şeytanların, su ve hava perilerinin ve çeşitli ruhların kaynaştığı mistik bir alemde savaşıp dururlar.

Babil ve Asur kavimleri de kentlerinin eski koruyucu totemlerini tanrılaştırmışlar, kozmik bir tanrı olarak güneş-tanrıya yani Şamas’a inanmışlardır. Fakat maddeyi biçimlendiren, insanı yaratan, tarım işlerine hükmeden Marduk adında ayrı ve en büyük bir tanrıya da tapmışlardır. Hamurabi yasalarını yazdıran bu tanrı olduğu gibi, insanların alın yazılarını belirleyen de bu tanrıdır. Bunlardan başka, fırtınayı, savaşı, öteki dünya işlerini ve doğa olaylarını simgeleyen, kötü hava habercisi olan tanrılara da inanılır ki tüm bu tanrılar, dünyadaki doğa olayları gibi birbirini izler ve insanlar gibi birbirleriyle savaşıp dururlar.

 

ESKİ ROMALILAR

Uzun bir gelenek, eski Roma tanrılarınn Yunan panteonuna mensup olduklarını düşünmemize yol açar. Zeus’un Jüpiter, Athena’nın Minerva adını aldığını ve adlar dışında hiçbir fark olmadığını, tanrıların karakterleri ile öykülerinin aynı olduğunu sanabiliriz. Gerçek ise oldukça farklıdır. Yüzyılların akışı içerisinde, Romalılar mevcut tanrısal güçlere bir yüz ve bir ad vermek ihtiyacını hissettiler. Onların ilk ustaları Etrüsklerdi. Romalılar Capitolium tepesinde tapındıkları üç büyük tanrı olan Jüpiter,İunon ve Minerva’nın insan görüntüsü altındaki ilk heykellerini Etrüskler’e borçludurlar. Romalılar daha sonra siyasi otoritelerin denetimi altında ve ilkel tanrılardan birşeylerin yaşamaya devam etmesine dikkat ederek Yunan tanrılarını aldılar. Afrodit’in eski Roma Tanrıçası Venüs, Afrodit’in yüzünü ve efsanelerini aldı ama Venüs kendisini Ege bölgesinin şehvet düşkünü tanrıçasından çok Pomona ile Flora’yı bağlayan bahçe ve sebzelere bolluk getirme görevini hiç unutmadı. Aynen almak gerektiğinde ise Romalılar ihtiyaç duydukları tanrıyı seçiyorlardı. Apollon’a önce Roma Panteonunda yer verilmemişti. Onu Yunan dünyasından alırken Phoibos adını verdiler ve güneş tanrısı işlevini ikinci plana atarak tıp ve sağlık tanrısı olarak benimsediler.

 

ESKİ AMERİKA

 Kolomb öncesi Amerika toplumları çok tanrılı dinlere inanıyorlardı.Özellikle İnkalar ve Aztekler egemenlikleri altına aldıkları toplumların tanrılarını da benimsemişler ve kendilerine mal etmişlerdi. Doğa güçleri, bazı gök cisimleri hatta bazı bitkiler bile tanrısallaştırılmıştı. Bu tanrılar tarım tanrıları ve kabile tanrıları olmak üzere iki grupta toplanabilir ve özellikle tarım tanrılarının önemi insanların geçimini tarım ile sağlaması açısından oldukça fazlaydı. Buna karşılık İnkalarda Güneş, Azteklerde kabile tanrıları ayin törenlerinde daha ön plandaydı. İnsan, soyu ile dünyanın kaderini çoğunlukla bu tanrılara bağlar. Tanrılar adına düzenlenen ayinler hem dünyayı hem de toplumu felaketlerden korumayı amaçlar, bu nitelik Kolomb öncesi ayinlerin ayırt edici özelliğini yani insan kurban etme geleneğini açıklar. Bu devirlerde insanlar sahip oldukları en değerli şeyleri tanrılara sunarak yok olmaktan kurtulmaya çalışıyorlardı. Aztek kozmolojisine göre Güneş Tanrısı Tonatiuh savaş Tanrısı Huitzilopochtli ile özdeşleştirilmişti ve kendisine sunulan kurbanların kanlarından yoksun bırakılırsa haraketsiz kalabilirdi.

Dünyanın yaratıcıları olan ve insanlığa uygarlığı getiren az sayıda tanrı şehirlerde yaşayan kesimlerden büyük saygı görürdü. İnkalarda bu tanrılardan en eskisinin adı İnti idi ancak daha sonra yerini yaratıcı tanrı Viracocha’ya bırakmıştı. Orta Amerika halklarının da benzer işlevleri olan tanrıları vardı. Mayaların tanrısı İtzamna kırış kırış olmuş yüzü ve dökülmüş dişleri ile bir ihtiyar olarak betimlenmişti. Göğün tanrısı ve Ay’ın kocasıydı.

Devamı

 



SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |