<%@ Language=VBScript %> BÜYÜ, BİLİM, DİN VE İNSANLIK Sayfa 2

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3 |   

Bilim tarihi araştırmacıları açısından bilimin ne olduğuna baktığımızda , büyüyle bilim arasında bir bağ olduğunu düşünebiliriz. Günümüzde birçok bilim tarihi araştırmacısı bilimi şöyle tanımlamaya çalışıyorlar: BİLİM; doğayı, özellikle doğaya ilişkin kuram yada beklentilerimizi sürekli sorgulama etkinliğidir. İnsan için yaşam çevresini, giderek tüm evreni anlamaya çalışmak köklü bir ihtiyaçtır. Bilim arayışı, günlük sorunların dürtüsünden çok olup bitenleri öğrenme, anlama ve açıklama merakından kaynaklanan  bir  çabadır.

Alexandre Koyre; neopozitivizmin gözlemci-deneyci bilim anlayışının en köklü eleştirmenlerindendir. Bilimi şöyle tanımlamaya çalışıyor; “Bilim, mantıksal, ussal süreçlerin ürünü değildir. Bilimin temelinde us dışı, mantık dışı, metafizik, büyüsel, dinsel hepsinden önemlisi felsefi öğelerin bulunmasıdır. Dolayısıyla bilimsel ilerleme, yalnız deneysel yanıyla değil kuramsal yanıyla da ele alınmalıdır”. Crombie’de “Bilimde salt deneycilik hiç bir yere götürmez, olguların gerçek nedenlerini bulgulamayı sağlamaz, sadece olguların doğru tanımlarının yapılmasını sağlar. Bilim, kendisini hakikate götüren yolda, gerçeğin bilgisine ulaşma amacından vazgeçerek değil, tersine onu gözü peklikle kovalayarak ilerler” diyerek bu görüşleri destekler.

Görmekteyiz ki, 40 bin yıl önceye ait arkeolojik ve antropolojik araştırmalar ve Bilim tarihi araştırmacılarının bilimin ne olduğu konusundaki vardıkları sonuçlar; Üst Paleolitik Çağ insanının faydacı ve pratik kaygıyla da olsa, büyü diye ifade ettiğimiz “ Bilimsel düşüncenin ve bilimin”  temelini attıklarıdır. Bilgin antropolog J.L. Myres Notes and Queries adlı dergide “Natural Science” başlıklı makalesinde “İlkelin bilgisi gözleme dayalı açık ve kesindir” diyor. A.A. Goldenweiser ise  “ilkel insan çağdaş bir doğa bilimcisinin ruh haliyle donatılmıştır” görüşünü ortaya atıyor.

B. Malinowskin’nin Yeni Gine ve çevresindeki takımadalarında yaptığı alan çalışmalarından çıkarsamaları ise şöyle :   Bu topluluk deneyli balıkçı, çalışkan zanaatçi ve tüccardırlar fakat geçimleri tarımdır. En ilkel aletler, sivri bir çubuk ve çapayla topraktan bol ürün almayı öğrenmişlerdir. Toprağı ve fideyi seçebiliyorlar, hangi mevsimde neyi dikeceklerini, ne kadar su vereceklerini, anız yakmayı, nadası bilmelerine rağmen yine de yaptıkları her işte büyü vardır. Her yıl kesin olarak saptanmış sıra ve düzende bahçelerde bir dizi ayin yaparlar. Kano yapımında mühendislik harikası yaratırken, kano yapım bilgilerine rağmen hesaplanamaya akıntıların, muson rüzgarları zamanındaki ani fırtınaların ve bilinmeyen sığ kayalıkların tehlikelerine karşı hemen büyü devreye girer. İlkel Malinezyalı, bir bitkinin yalnız büyüyle ürün vermeyeceğini; iyi ölçülmezse, doğru yapılmazsa bir kanonun hiçbir zaman su üstünde duramayacağını; bir savaşın ustalık ve serinkanlılık olmadan kazanılamayacağını bilir. Kendini hiçbir zaman salt büyüye yaslamaz, tam tersine zaman zaman  onu tümüyle dikkati dışında bırakır. Fakat bilgisinin ve akıl yöntemlerinin yetersiz kaldığını gördüğü yerde büyüye sarılır. Geleneklerine bağlıdırlar, gençliğe geçiş inisiasyon törenleri vardır. Adaylar uzun bir düşünce ve hazırlama evresine alınırlar. Daha sonra yapılan bir dizi sınavdan oluşan inisiayon yapılır. Hafif bir kesikten sünnete uzanan yaralanma ile son bulur. Yüklenen sınav, adayın ölümünün ve yeniden doğuşunun tasarımlanmasıdır. Çoğunlukla bu teatral olarak canlandırılmaktadır.   Eskiler bilgiyi bu inisiayon töreninden başarıyla geçenlere dereceli olarak verirler. Geleneklerini kutsayarak, paha biçilmez bir güç ve süreklilik kazanarak hakikati ararlar. Nedenlerin nedenlerini araştırırlar. Bunun sosyolojik işlevi; Koşullar ne olursa olsun geleneğin topluluk için çok büyük değer taşıdığı ve topluluğun üyeleri için hiçbir şeyin varolana uyum ve onu korumak kadar önemli olmadığıdır. Toplumsal düzen ve uygarlık yalnızca eskilerin öğreti ve bilgisine bağlı kalınarak korunabilir. 

Zaman içinde  dünyada nasıl bir değişiklik oldu da yaşadığımız zamana baktığımızda yeryüzünde boş inançlar ve taassup hala hüküm sürüyor?

10 Bin yıl önce buzul çağının sona erip de  tarım toplumuna geçişe kadar İ.Ö 30 bin yıl büyü bilim, sanat iç içe gelmiştir. 10 Bin yıl önce Tarım toplumuna geçen insan, Avcılık toplayıcılıktan yerleşik düzene geçmiş, topraktan ürün elde etmeyi, hayvanları üretmeyi öğrenmiştir. Bu aşamada bireyin kendi ihtiyacından fazla bir artı değeri olmaya başlamıştır. Böylece insanlar arası üretim ilişkileri başlamıştır. İ.Ö 5 Bin yıl önceye gelindiğinde, üretim ilişkisi içinde, artı değeri elinde bulunduranlar varsıllıklarını güç olarak algılamışlar, yönetenler sınıfına ve devlet düzenine geçmişlerdir. Doğa olayları karşısında güçsüzlüğünü fark eden, geleceğinden kaygı duyan insan, merak ve nedenleri bilme isteğinden dolayı nedenleri aramaya başlar. Kendine göre saptadığı nedenleri kutsal sayarak Tanrılaştırır. Korku ve umutla yakararak ya da meydan okuyarak daha yüksek varlıklara seslenir., kötü ruhlara, atalarına ya da tanrılarına. Tanrılar vardır artık. Ay tanrısı, ateş tanrısı, bereket tanrısı, su tanrısı, güneş tanrısı v.s. İnsanlar yararcı bir yaklaşımla gereksinimleri ve hayal güçleri kadar Tanrı yaratmışlardır. Bilinmeyen şeylerden duyulan korku ve gelecek kaygısı herkesin din dediği şeyin doğal kökenidir. Dinin bu başlangıcı da büyü gibi nedenlerin nedenlerini araştırma, sorgulama sürecine girip bilime hizmet etmeye başlamıştır. Ancak dinin bu başlangıcını tespit etmiş olan, erki elinde bulunduran yöneticiler; insanın gelecek kaygısını, bilinmeyene karşı olan korkusunu beslemiş ve yasa haline getirmişler ve ona gelecekteki olayların nedenlerine ilişkin kendi uydurdukları görüşlerini eklemişlerdir. Böylece başkalarına hükmedebileceklerini ve kudretlerinden en büyük faydayı elde edebileceklerini  ummuşlar ve elde etmişlerdir.

Devamı

 



SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |