<%@ Language=VBScript %> İNSANIN HÜRRİYETİ MESELESİ Sayfa 2

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3 |   

Ne var ki tanrı vardır – evren maddeden ibaret değildir- demekle de hür iradenin varlığını teminat altına almış olmayız. Yarattığı herşeye ezelden ebede hükmeden bir tanrı fikri hür irade kavramıyla çelişir. Nitekim, teist din felsefelerinin bu konuya yaklaşımlarının çoğunda da bu çelişme görülür. Bu yaklaşımlar, tanımları itibarıyla, mutlak kaderci olmak zorundadırlar: Evrendeki her türlü değişiklik, bireyin iradesine bağlı olmadan, önceden planlanmıştır. Yani insan hür değildir. Bu esareti, klasik teist yaklaşımın içinde kalarak aşmak mümkün değildir. Her ne kadar bunu aşmaya yönelik birtakım ortayolcu formüller varsa da insana hürriyet veren her adım, klasik teizmin temel önermeleriyle çelişir. Bunu tipik örneği, aslında bireyin de iradesi olduğunu öngören irade-i külliye ve irade-i cüzziye ayrımıdır. Herşeye hükmeden tanrı fikrinin doğal bir sonucu olan hür iradenin yokluğu, semavi dinlerin cennet-cehennem fikriyle tenakuz halindedir. Benim her yaptığım tanrının kontrolü altında olduğuna göre o zaman bunlardan dolayı ödüllendirilmem ya da cezalandırılmam anlamsız olmaz mı?[1] 

Bazı teist yaklaşımlar, düştükleri bu mantıki çelişkiyi aşmak için, temel önerme olan “herşeye hükmeden tanrı” fikrinden vazgeçmeden, bireye de bir irade vermek yolunu tutmuşlardır. O halde, hoşgeldin irade-i külliye, hoşgeldin irade-i cüzziye. Ne var ki bu iki kavram, iyi niyetli bir temenni olmanın ötesine gidememektedir. Zira mantıken çelişme halindedirler. Tanrının iradesi mutlaksa, benim iradem olması mümkün değildir. Benim iradem varsa, tanrınınki mutlak değildir. Meselâ, tanrının benim şu satırları yazacağımı önceden bilip bilmediği sorusuna verilecek cevap “hayır” ise, bu, tanrının mutlak irade sahibi olma özelliğiyle çelişir; yok eğer tanrı benim bunları yazacağımı biliyor idiyse, yani bunu yapacağım ezelde programlanmış ise, o zaman da benim “irade-i cüzziyem” hayalden öte değildir. Başka bir deyişle, tanrı bireyin seçimlerini ezelden beri biliyorsa, bireyin iradesi yok demektir. Bunun aksini desteklemeye çalışan her türlü yorum da mantığın temel ilkeleriyle çelişir. “Tanrı maddeyi yarattı, kurallarını koydu ve daha sonra hiç karışmadı” biçiminde özetlenecek bir deist yaklaşım da bu sorunu çözmez. Tanrının yokluğu durumunda madde tarafından yazılan kader, yarattıklarından ayrı düşmüş ve herşeye hükmeden bir tanrının var olduğu durumda da tanrı tarafından yazılmıştır. 

Bu noktada akla gelecek doğal soru, hür iradenin varlığı fikriyle mantıki çelişme içinde olmayan bir yaklaşımın aranmasıdır. Meseleye tersten yaklaşacak olursak, hür iradenin varlığını öne sürdüğümüz anda, herhangi bir davranışımızın ezelde bilinip bilinmediği sorusuna vereceğimiz cevabın “hayır” olması gerekir. Sadece maddeden ibaret ve nedenselliğin hakim olduğu bir evrende bu “hayır” cevabını verebilmek imkânsızdır. Bu soruya olumsuz cevap vermek, ancak, insanda herhangi bir kurala tabi olmayan bir unsurun varlığıyla mümkündür. Nedensellik ilişkisinin dışında kalan bu unsur, tanım itibarıyla, madde olmamalıdır. O halde, evrende maddenin dışında bir güç ya da kavram mevcut olmalıdır. Bu durum, bizi, doğal olarak, -nitelikleri tartışılabilse de- tanrının varlığı fikrine getirir. Ne var ki bu tanrının mutlak bir kudrete sahip olması ve insandaki madde dışı unsura hükmediyor olması da hür irade açısından tanrının yokluğuyla aynı sonucu verecektir. O halde, hür iradenin mevcut olması için, her insanda madde dışı bir unsurun var olması, üstelik bu unsurun tanrı tarafından kontrol edilememesi gerekir ki bu da bu unsurun tanrının kendisi olmasıyla mümkündür. Eğer hür irade fikriyle çelişmeyen bir teolojik yaklaşım arıyorsak, bunun adı panteizmdir.


[1] Ömer Hayyam’ın bir rubaisinde dediği gibi:

“Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?”

Devamı

 



SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |