%@ Language=VBScript %>
| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |
"MU" Ana
Sayfa
SAYFA> | 1 |
2 | 3 |
Şimdi biraz başa dönelim ve baş rahip Rishi’nin binlerce yıldan beri gizli kalmış bu tabletleri neden Churcward’e gösterdiğini, daha ileri giderek çözümlenebilmeleri için gerekli olan Naacal dilini niçin öğrettiğini düşünelim. Bu konuda ispatlanmış kesin bilgilere sahip değiliz. Ancak tabletler çözümlendiğinde 15.000 yıl önce yazılmış bu tabletlerin Hindistan’a MU kıtasından Naacal rahipleri tarafından getirildiği ortaya çıkıyordu. Bunlara Naacal Kardeşlik örgütü de denmekteydi. Naacal’lar hem bilim adamı hem rahiptiler ve Mu ülkesinde yönetici konumdaydılar. Mensubu oldukları ilk TEK TANRIlı dini (belkide şimdilik kaydıyla) hem kendi kıtalarında, hem kolonilerde yaşayan insanlara daha rahat anlatabilmek amacı ile bu semboller dilini kullanıyorlardı. Bu dilin ezoterik, manalarını ise yalnızca imparator ve kendileri biliyorlardı.
Ezoterizmin Osmanlıca karşılığı batınilik, Türkçesi içsel, içyüz anlamındadır. Ezoterizmin zıddı olan sisteme ise egzoterizm denir. Osmanlıca karşılığı harici, Türkçesi dışsaldır. Ezoterik bilgi herkese verilmeyen, açıklanmayan, belli eğitimlerden geçerek o bilgiyi almaya hak kazanan insanlara verilen bilgilerdir. Bu bilgilere ulaşabilmek için insan önce egzoterik bilgileri öğrenmekle başlar ve çabalarıyla zaman içinde ezoterik bilgileri almaya hak kazanabilir.
Ezoterik bilgiler genelde yazılı olmayabilirler ve bir öğreten, yol gösteren tarafından sembollerle, belirli bir sistemle öğrenciye verilir öğretilirler. Buna inisiasyon denir. Bu kavram örneğin Şaman-Türk geleneklerinde el vermek deyiminde manasını bulur. Çağlar içerisinde Mu'dan başlayarak sırasıyla Atlantis, Uygurlar, Maya, Tibet, Hermes-Mısır, Hint uygarlığı, Rama, Babil, Pisagor, Saabilik, Eflatun, Yesevilik, Yeni Platonculuk, Kabbala, Ahilik, Mevlana, (ve diğer batıni ekollerin) kaynağında ezoterizm ve ezoterik bilgiler yatar. Churcward Naacal tabletlerini çözümlediğinde ilk olarak Pasifik okyanusunda Asya ile Amerika arasında büyük bir kıtanın varlığını ortaya çıkardı. Bu kıta günümüzden yaklaşık 200.000 yıl önce üzerinde belki de ilk insanı barındırmaya başlamıştı. Kıtanın toprakları o kadar geniş ve bereketli, hava o kadar ılıman ve güzeldi ki her şey hızla çoğaldı. Yıllar çağları, çağlar bin yılları kovaladı ahenk ve güzellikler içerisinde. Günümüzden 70.000 yıl önce Mu kıtası yaklaşık 60.000.000’dan fazla insanı barındıran dev boyutta bir kıta olmuştu, hayvanı, bitkisi aynı zamanda teknolojisi ile. İlk kolonileşme yeni yerler arama dürtüsü bu yıllara rastlar. Bu hareketlenmenin sonunda batı ve doğu yönünde iki göç yolu,iki büyük koloni ortaya çıkar. Churcward’ü toplam 50 yıl süren bu araştırmalarında hiçbir şey arkeolog William Niven’in 1921-1923 yıllarında Meksika’da ortaya çıkardığı tabletler kadar etkilemez ve gerçeğe yaklaştırmaz. Niven, Meksika’da eski çağlara ait çok fazla tablet bulmuştu. Bütün bunların çözümlemesi Naacal lisanı ile yazıldıkları için ancak Churcward tarafından yapılabildi. Böylece Mu kıtası, göç yolları ve batışı hakkındaki bilgiler bütünün eksiklerini tamamlayarak, bilimin hizmetine sunulabildi. James Churchward, Willam Niven’i günümüz bilimlerine, kendisine ışık tutan, katkıda bulunan çalışmalarından dolayı sevgi ve saygı ile anmaktadır. Belki de Niven’in buluşları olmasa Churcward çalışmalarını bu kadar ileri götüremeyecekti.
Mu kıtasından çıkan, kıtaya göre batıya giden bir göç yolu Uygur İmparatorluğunu ortaya çıkarmıştır. İmparatorluk Asya ile Avrupa nın çok büyük bir bölümünü kapsamakta idi ve Mu’nun en büyük kolonisi idi. Uygur imparatorluğunun sınırları zaman içerisinde Avrupa üzerinden Atlantik kıyılarına kadar ulaştı. İÖ.1000’li yıllardaki Çin belgeleri Uygur’ların 17.000 yıl önce uygarlıklarının zirvesinde olduğunu söyler.
İkinci
göç yolu kıta ya göre doğuya giden, Meksika’nın güneydoğusundan
Atlantis kıtasına geçen yoldur. Atlantis-Uygur’la birlikte ikincil, ilk
anakaradır. Mu’dan çıkan doğu koloni yolları Atlantis’ten sonra
Atlantik Okyanusu’nu geçerek Akdeniz’e ulaşmış ve burada bugünkü Fas,
Tunus, Cezayir, Yunanistan ve Mısır’a kollar vererek Anadolu’ya ulaşmıştır.
Mu kıtası günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce yaşanan depremler ve
volkanik patlamalarla suların derinliklerine gömülmüş, yok olmuştur.
Churcward’ün derlemiş olduğu haritalar incelendiğinde çağlar boyu
medeniyetlerin beşiği olan Anadolu’nun hem Uygur İmparatorluğu
hem de Atlantis üzerinden gelen göç yollarının adeta bir harman yeri olduğunu
görüyoruz. Bu da aslında Anadolu, Sümer, Babil, Asur, Grek uygarlık etkileşimlerinden
çok daha önceleri tarihin derinliklerinde Mu, Uygur, Atlantis, Anadolu uygarlık
etkileşimleri olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Bu gerçeği teyit
eden bir başka buluş ise Prof.
Ralph Solecki nin 1957 yılında ortaya çıkardığı buluntulardır. Solecki
Toros dağlarından başlayan, Ağrı Dağı’na doğru devam eden buradan güneydoğuya
Zagros Dağları’na (Irak, İran sınırı) inen, buradan da güneybatıya
Suriye, Lübnan’a doğru bir kavis çizen dağlık arazilerde (Solecki buna
uygarlık kavisi demektedir) Şanidar mağarasında 44.000 yıl öncesine ait 9
iskeletle birlikte, modern insana ait kanıtlar bulmuştur. Solecki’nin
ifadesine göre bu kaviste günümüzden 13.000 - 100.000 yıl öncesine ait
daha çok sayıda mağara gün ışığına çıkarılmayı beklemektedir.
Onbinlerce yıldan beri bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış ANTAKYA’nın
geçmişinin genelde ve haklı olarak İÖ.333 yılında Pers hükümdarı
Darius’u İssos savaşında mağlup eden İskender’in bu toprakları tanıması
ile başladığı zannedilir. Bu daha
önceki bin, on bin yıllara ait araştırmaların, buluntuların araştırmayı
yapanların çalışmalarını ve neticelerini yeterince tanıtamamalarından
veya bütün bunların dar bir çerçevede, çevrede kalmasından
kaynaklanmaktadır. Bunun ötesinde yapılan bu çalışmalara, araştırmalara
verilen lokal ve genel destekler, olayların ciddiye alınıp algılanması da
moralite yönünden araştırmacıların cesaretlenmesinde ve genel paylaşımlarında
pozitif bir rol oynayacaktır.
| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |