<%@ Language=VBScript %> NIETZSCHE Sayfa 2

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |

SAYFA> | 1 | 2 | 3   

 

Niçe "Üstün İnsan" deyimini, Göte"den almıştır. Bu deyimin çizgi romanlardaki "Süpermen"le "hiç bir ilgisi yoktur. SS subaylarının soy kurutmaları ile de hiç bir ilgisi yoktur. Nazizim, yanlış ve maksatlı tefsirler, terbiyesiz, namussuzca davranışlarla, Niçe'nin yapıtlarında her zaman eleştirdiği ve kesinlikle reddettiği bir görüşü ona mal etmeye çalışmıştır.

Niçe, Nazizim devrinde yaşamış olsaydı, her halde en etkin karşıtlarından biri olurdu.

Üstün İnsan kavramı, insanlığın Allah tasarımından kurtulduktan sonra nasıl gelişebileceğini açıklamak için kullanılmıştır. "Zerdüşt Böyle Dedi" adlı eserinin ön sözünde şunları yazıyor:

"Sizlere üstün insanı tanıtıyorum. İnsan bazı durumları aşması gereken bir varlıktır. Aşmak için üstün insan olmak gerekir. İradeniz: "Üstün insan dünyanın anlamıdır" demelidir. Dünyanın anlamı, tabii Tanrının anlamına ters düşüyor."

Duygusal insan ve Nihilizm (Yokçuluk) eleştirisi:

Niçe Hıristiyanlık değerlerini tümden eleştirmiştir. Ona göre Hıristiyanlık insanlığı yanlış olan ahlak değerleri içine hapseder. Bir taraftan göz boyayıcı sözlerle bilinç gücünü kısıtlarken, öte yandan insanları bilinçsizliğe zorlar. Hıristiyanlık değerleri ahlakı öldürmüştür, diyordu. Buna dinsel değerler neden olduğuna göre, din yerine daha pozitif yeni değerlerin bulunması ve konulması gerekmektedir. Bunu da ancak "Üstün insan" yapabilir. Üstün insan, şimdiye kadar insanlığın oluşturduğu geleneksel kavramların üzerine çıkabilen insandır. Çünkü şimdiye kadar oluşturulmuş tüm değerlerin insanlığı yanlış yola götürdüğü açıkça görülmektedir.

Ecce Homo (Üstün İnsan) kavramı:

Üstün insan sözcüğünü, daha yetkinleşmiş, daha tamamlanmış bir insan tipi için kullanıyorum. Modernlere, Hıristiyanlığın işaret ettiği iyilere ve tüm öteki nihilistlere karşıt olan, Zerdüştün diliyle düşünmeye kendini verebilmiş insan için kullanıyorum. Bu sözcük şimdiye kadar insanların kabul ettikleri değerleri yüceltenler için, yanlış olarak kullanılmıştır. Zerdüştün üstün insanı ise bu anlamın tam tersi bir anlam taşır. Sağlıklı ve akıllı olan bir üst insan toplumun ideal tipi olmalıdır.

Peki Niçe Hıristiyanlığa neden karşı? Çünkü Hıristiyanlık insanları duygusal bir ahlaka sahip olmaya çağırıyor. Halbuki duygusal insan iki yönden topluma, insanlığın gelişimine zararlıdır: Bir defa duygusal insan olaylar karşısında etkinlik gösterme yerine, duygulanır. Duygusal insan öte yandan yalnız kendisi için değil, çevresindekiler için de duygulanır. Kanımca böyle kişiler insanlık adına günah işliyor. Duygulanmakla önce kendini cezalandırıyor. Kendinden intikam alıyor. Sonra da diğer insanlara yöneliyor. Onları da cezalandırmak için. Tıpkı papazların insanları cezalandırdığı gibi. Bu nedenle içinde bulunduğumuz zaman insanlık değerlerinin krizi biçiminde değerlendirilmelidir. Geleneklerin getirdiği yaşam biçiminin krizi içindeyiz. Günümüzdeki temel değerlerin yanlış olduğu ortadadır. Göreceli olan bu geleneksel değerlerin artık tarih içinde kalması gerekir. Çünkü bu tarihsel değerlerin getirdiği sıkıntıyı modern insan maskeliyor. Halbuki modern insan bir taraftan da, yüksek kabul ettiği bu değerlerin kurgusal bir temelden, kökenden geldiğini de anlıyor.

Latince "Nihil" hiç anlamınadır ve nihilizm sözcüğü hiçlik kavramını açıklar. Yani bizler bir hiçlik içinde kararsız bir durumda kendi kendimizi sıkıntılar içine sokuyoruz. Bizler sıkıntılı, kötümser bir durumdaysak, bu olay bize sadece temel yüksek değerlerimizin yanlış olduğunu gösterir. Bu hiç" i, etkin bir güce dönüştürmek gerekir. Hiçliğin hayran olunacak bir yanı bulunamayacağına göre, bu hiçliğin içine dalmakla hiç bir kaybımız olmaz. Toplumu bu durumdan ancak zorla, totaliter bir rejimle kurtarabiliriz.

Niçe'nin bu görüşü yanlış anlaşılarak, Hitler rejimini güçlendiren bir görüş biçiminde yorumlanmış ve çok güçlü tepkilere neden olmuştu. Halbuki dikkatli bir değerlendirmeyle, Niçe'nin nihilizmi savunmadığı, tersine daha güçlü bir biçimde eleştirmek için savunuyor göründüğü, anlaşılacaktır. Niçe devam ediyor: Hıristiyan yüksek değerleri boş inançlar üzerine kurulmuştur. Bu değerler hiç"i insanlardan saklamak için icat edilmiş ilaçlardır.

Sağlam temellere oturmadığı halde, bu geleneksel değerlerin hala yaşamını sürdürmesinin nedeni, bunları korumak için papazlar gibi insan topluluklarının kullanılmasıdır. Papazı, kilisenin basit bir üyesi gibi kabul etmeyin. O yeteneksiz bir bilincin tipik örneğidir ve ona öğretilen etkinliklerle insanları etkiler.

Günümüzde bile, bazı düşünürler Niçe'yi, insanlığı zayıflıkla, esirlikle ve koyun sürüsü gibi yanıt veremeyecek, etkinlik gösteremeyecek bir durum içinde göstermesiyle eleştirirler. Fakat Niçe insanlara hakaret etmiyor. Söylediği, geleneklerin getirdiği etkinliklerin dışında başka tür bir etkinlik göstermektir. Gelenekleri eleştirmenin yalnız düşünce düzeyinde kaldığıdır. İnsanın zorunlu bir biçimde gelenekleri uygulamasıyla, insanlık onların getirdiği acı, ıstırap içinde kalmaktadır.

Öyleyse önemli olan, bizleri bu ıstıraplı var oluşumuzdan kurtarabilecek asıl gerçek değerleri araştırmaktır. Bu nedenle hayallerin, rüyaların, hatta tanrı tanımazlığın bile gerçek değerler olup olmadığını anlamak için, denemek gerekir.

Niçe'ye göre Hıristiyanlık insanda kendi içine dönen duygusallıktan başka bir şey değildir. Duygusal insan zayıf insandır. Zayıf insan, insanlığın gelişimi yönünde etki gösteremediğinden, bu etkiyi kendisine gösterir. Bu etki kendi kendini yıkmadır. Bu etki bilinçsiz ölüm arzusundan başka bir şey değildir. Bu bir hiçliktir. Nihilizm"dir. İnsanın mutsuz olması nedeniyle kendi kendinden intikam almasıdır. İnsan içinde bulunduğu hiçliği maskelemek için, kendinden intikam alır. Daha sonra da güçlü olanlara, duygusallıktan kaçabilen insanlara döner. Onlardan da intikam almak için. Onları da kendi kendilerini yıkmaya zorlar. İç güdüleri, var olmanın değerinin savaşmak, mücadele etmek olduğunu gösteren insanları, başkalarıyla tartışmanın, mücadele etmenin kötülüğüne inandırmaya zorlar. Çünkü geleneksel ahlak değerlerimiz bu tip bir davranışı istemektedir. Papazlar, dindar kişiler insanı daha iyi yapmak varsayımıyla etkinlik gösterecek güçte olanlardan intikam arzusuyla yanıp tutuşur.

İnsanlığı geliştireceği ileri sürülen Hıristiyan değerlerin, insanları gerçek bir esarete, sindirmeye götürdüğü ortadadır. Güçlülerin kötü olduğu ve onları iyi olmaya zorlamak yönünde etkinlik göstermek gerektiği, bu değerlere dayanarak işleniyor. Yanıltılan, baştan çıkartılan güçlü insan da, ister istemez kendi arzusuyla iç güdülerini baskılama yoluna dönüyor. Toplum güçlü insanları aşağılama yoluyla zayıflatmaya çalışıyor. Hatta baskı altına alamadıklarını suçlandırıyor, cezalandırıyor. İç güdülerini baskılamazlarsa bu davranışların kendilerini hoş olmayacak durumlara sürükleyeceğini işliyor.Halbuki iç güdüler kırılacağına, yüceleştirilmelidir. İç güdüyü yüceleştirmek demek, ona başka bir amaç vermek demektir. Niçe'ye göre insanda iki türlü sıkıntı vardır:

-  Biri iç güdüleri baskılamaktan gelen iç sıkıntısı. Bu yıkıcıdır.

- Öteki yaratıcı bir amaç için, iç güdüleri kırmadan, onları disiplin altına sokmanın getirdiği iç sıkıntısı. Bu pozitiftir. İnsanın ve insanlığın gelişmesine katkı yapar.

İşte Niçe'nin zamanındaki görüşü budur. Ona göre duygusal insanlar zayıftır. Esirdirler. Fakat Niçe bu sözcükleri fiziksel veya politik anlamda kullanmamıştır. Esirler, kendi kendilerinin esiridir. Bu kişiler bir şeye bağlanmadan, dayanmadan yaşayamazlar. Dayandıkları ise geleneksel ahlaktır. Onlar geleneksel ahlakın uygulayıcılarıdırlar. Koyunlardır. Fakat ne yazık ki toplumda bu tip insanlar hüküm sürüyor. Yanlış ahlak değerlerinin toplumdaki yaşamını bu insanlar sürdürüyorlar. Çünkü bu tip davranış kolaylarına geliyor. Esirler iktidarda. Hatalı var oluşlarının intikamını almak için güçlülere de saldırıyorlar. Onları; gururun kötü olduğunu, asıl özverili davranışın gururu yenmek olduğunu işleyerek, kişiliklerinden şüphelendiriyorlar, intikam alıyorlar. Toplumun suçlandırdığı güçlüler, gerçekte diğer insanlardan üstün oldukları halde, artık kendilerini üstün kabul etmek istemiyorlar. İşte Niçe'nin zayıf ve güçlü (üstün) insan tarifi budur. Fakat bu görüşünü açık bir biçimde açıklayamamıştır.

Devamı

 



SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

| Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Turizm | Medya | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın |